Bugün akşam saatlerinde alınacak netice Türkiye için çok önemli bir karar anı olarak tarihe geçecek. Çünkü herkes şunu biliyor, bugün sadece 12. Cumhurbaşkanımızı seçiyor değiliz. Aylardır tartışıyoruz, 10 Ağustos’un fiili bir sistem değişikliği için başlangıç olacağını...
Muhalefet de bütün enerjisini bu gidişi tersine çevirmeye hasretmiş durumda. Çatı aday fikri, çatı adaya söylettirdikleri ve kampanyaları buram buram ‘eski Türkiye’ özlemi kokuyordu; lakin yaman bir çelişki ile de malullerdi. Türkiye’yi “eski güzel günlerine” çevirme hayaliyle Türkiye’yi değiştiren ve daha da değiştirmeyi vadeden bir lideri taklit etmeye çalışarak yaptılar bunu. Taklit etmek zorunda hissettiler çünkü o lidere oy veren kitleden oy kopartabilmenin ona benzeyerek mümkün olacağına akıl erdirdiler.
Başkanlık sistemine de karşılar güya. Anayasa komisyonunda hep bunu bahane ettiler; AK Parti’nin “ısrarcı değilim yeter ki devam edelim” demesine rağmen...
CHP ve MHP bir tür başkanlık sistemi ön çalışması da sayılabilecek çatı fikrinde uzlaştılar bir taraftan da. Bu da bir çelişki esasında. Hem iki partili sistemlerin hakim olduğu başkanlık sisteminden korkuyorlar hem de Ak Parti’nin gücü karşısında güçlerini birleştirmek zorunda hissediyorlar.
***
Anadolu’da bir laf vardır, “bir bebeğin ebesi çok olursa sakat doğar” derler. Çok doğru bir laf kanımca. Çatı adayı orasından burasından çekiştire çekiştire son düzlükte sinir sistemini bile sündürdüler zira. Hata üstüne hata yapmaya başladı, o kadar çok isim ve bilgi yanlışı yaptı ki insanlarda alzaymır hastası mı yoksa şüphesi bile uyandırdı. Bitse de evimize gitsek diyor adeta.
“Beni buraya neden getirdiniz?” İhsanoğlu’nu en son yanındakileri böyle azarlarken gördük.
Neyse ki işkence bitti. Bugün oyunu kullanıp o mutat pozu verdikten sonra rahat bir koltuğa yerleşip yorgunluk kahvesini yudumlayabilir. Hak etti çünkü. Bence yapabileceğinden de iyisini yaptı.
O yaptı da acaba aylarca çatı aday arayıp duran sonra kimsenin adını bile bilmediği ve iki aydır da öğrenemediği Ekmelettin İhsanoğlu’na karar veren CHP-MHP ikilisi ve büyük uzlaşı masasındaki diğer partiler ellerinden geleni yaptılar mı?
Ne yapması! Bence kıllarını kıpırdatmadılar. Tabir caizse hamurları ekşimedi. Kendilerini hiç yormadılar. Tıptı 30 Mart seçimlerinde olduğu gibi İhsanoğlu ismini kullaklarına fısıldayan ‘siyasi danışmanlarına’ güvendiler. Siz kendi seçmeninizi ikna edin gerisi bizde, dendi herhal. Ekmel nakaratlı adrese teslim vaaz ile mühendislik harikası adaya son tuğla da konuldu lakin çatı hala Erdoğan’dan nefret edenleri birleştirmek dışında bir hüviyete kavuşamadı.
***
Şaşırıyor muyuz, tabii ki hayır. Çünkü bu aklı muhalefete veren yapının uzmanlık alanı siyaset değil. Siyasi mühendislik yapacaksanız da işi ehline teslim edeceksiniz. Söz konusu yapı, saman altından su yürütmeyi, her türlü yapıya sızmayı, yıllarca bukalemun gibi araziye uyum sağlayarak yaşamayı çok iyi biliyor. Siyasete darbe planlarken işe yarayabilecek olan bu hamleler siyaset sahnesinde işe yaramıyor. Çünkü attığınız yumruklara değil sizin ne vaat ettiğinize bakıyor halk.
10 Ağustos’u siyaset bilmeyenlerin mühendisliğine teslim eden muhalefet bugün akşam bir muhasebe yapar mı bilinmez. Fakat yine de söylemekte fayda var; belki 2015 için kulaklarına küpe ederler:
Muhalefet olarak kötü bir mühendislikle yanlış bir aday belirlemiş olabilirsiniz ama en azından çalışsaydınız. Hem ürününüz kötüydü hem de alıcı bulmak için çabalamak yerine, oturduğunuz yerde ellerinizi ovuşturdunuz. Böyle olmaz!
Oysa beş partilik bir “büyük uzlaşıyla” çıktınız Erdoğan’ın karşısına.
Peki ne yaptı bu beş partinin genel başkanları? Hiç!
5 + Ekmeleddin İhsanoğlu eder sana 6. Üçgenin alan hesabından çatı aday fikrine varan Devlet Bahçeli keşke bir de bu basit matematik işlemini yapsaydı. Her gün 6 ayrı ilde propaganda imkanınız vardı. 6 koldan yurdun dört bir yanına dağılsaydınız da 10 Ağustos için biraz terleseydiniz. Belki sonuç değişmezdi ama hamlığınız geçer 2015’teki genel seçim için vücutlarınız ısınırdı.
Fakat siz zahmetsiz rahmet beklediniz. Pensilvanya’da pişen armudun ağzınıza düşeceğini zannettiniz. Ya buna gerçekten inandınız ya da “Tayyip için Ekmeleddin” dediniz!
Her iki durumda da siyasetin çok uzağına düştünüz.
Sizi artık Pensilvanya da kurtaramaz!