Bir süredir twitter, facebook ve instagram gibi sosyal medya mecralarında devam eden #10yearschallenge isimli bir kampanya var. "Yalnız Yürümeyeceksin" diye bir de portalları var, başını açan kızların paylaşımlarının biriktiği...
Başını açmanın ya da örtmenin kişinin iç dünyasıyla ilgili bir karar olduğu, dindarlaşmış bir kişinin başını örtme ihtiyacı hissedebileceği ama pekala dini pek çok ritüeli yerine getirdiği halde başını örtmeyen kadınların da olduğu malum. Hayatlarının muhtelif dönemlerinde başını örten de açan da var zaten. Bunda bir problem yok.
Paylaşımların içeriğindeki "Aile baskısı" ve "Açtım, özgürleştim" meselesine gelince; ebeveynler nasıl ki kendi ideolojik, felsefi inanışını çocuklarına aktarmak istiyorsa dindar bir aile de aynı şekilde çocuğunun imanlı, Allah sevgisi ile dolu bir kul olarak yetiştirmek ister. Çünkü çocukların Allah'ın emaneti olduğuna inanır. Kız ya da erkek, erken yaşta namaza başlamalarını sağlamak, kız çocuklarının ise belli bir yaşa geldiğinde başlarını örtmelerini beklemek, bunun için gerekli ortamı sağlamak dindar ailelerin sorumluluğunu hissettiği bir şeydir.
Bunu, ailelerin çocukları üzerinde baskı kurması olarak telakki etmek başı açıklığı 'normal', baş örtmeyi anormal sayan "medenileştirici" bakışın bir yansımasıdır.
Kimse kendi inandığı değerleri aktarmak için çocuğunun hukuken reşit olduğu 18 yaşına gelmesini beklemez. Nasıl ki Yılmaz Özdil kendi çocuğuna Kemalist olmanın rükünlerini aktarıyorsa dindar bir aile de çocuğuna İslam'ın şartlarını, kulluk bilincini, hak, adalet, günah-sevap kavramlarını aktarır.
Seküler inançları, dine nispetle 'ileri' saymak "Cumhuriyet aydını" hastalığıdır. Batının doğuya bakışındaki "mission civilization"un içerideki şubesidir bunlar çünkü.
***
Başını açmayı bir medenileşme seviyesi zanneden ve bunu da "özgürleştik" hikayeleriyle bezeyen söz konusu kampanyanın öncülerine baktığınızda zaten bir proje ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Zira il kez birileri başını açıyor değil. Başörtüsü takmaya karar verenler gibi başörtüsünü çıkartanlar da hep oldu. Olacak da. Fakat sosyal medyadaki fotoğraflı paylaşımlar başörtüsünü çıkartmanın çok ötesinde bir mahiyet arz ediyor.
Özellikle bu işte başı çekenlerin paylaşımları, başörtülüyken de tesettürlü olmadıklarını gösteriyor. Sergiledikleri hallerine bakınca söz konusu kızların sadece başlarını açmadıklarını anlıyorsunuz. Zincirlerinden boşalmış gibiler. Allah selamet versin, ne diyelim...
***
Lakin nasıl ki oruç tutmak aç kalmaktan ibaret bir şey değilse, başını örtmek de saçlarını göstermemekten ibaret bir pratik değildir. Bir terbiye takınmaktır. Tevazuu taşımaktır. Ve kul olarak haddini bilmenin sembolüdür başörtüsü. Başımı örterim ama hiçbir şeyden de geri kalmam diyorsanız, yine olmaz. Başını örttüğü halde bu hasletlerin tamamından uzakta çok kişi var maalesef.
Gidip de onlara "Çıkartın başınızdaki örtüyü" diyecek halimiz yok ancak #10yearschallenge kampanyasına kendini malzeme edenlerin başlarını açmalarının isabetli bir karar olduğunu söyleyebiliriz pekala.
Örtmesinler başlarını zaten.
***
Bir şey daha; mezkur kampanyadan murat edilen, başını açma olayını bir dalgaya dönüştürmek ve başörtülülerin aslında baskı altında olduğu ve imkan bulsalar hepsinin başını açacağı algısı oluşturmaksa bunu başarmanın çok uzağında bir iş yaptıklarını da söylemek gerek. Zira en paçoz fotoğraflarla kendilerini ortalığa dökenler sadece başlarını açmış değiller, artık hiçbir kaidenin kendilerini bağlamadığını deklare ediyorlar. Yani baş açmanın değil inançsızlığın propagandasını yapıyorlar.
Böyle bir kampanya kendine değil hedef aldığı değerlere artı yazar ancak.