Cumartesi günü Ankara’da meydana gelen terör eylemi Türkiye’nin bugüne kadar uğradığı en ağır saldırıydı. İlk elden aklımıza gelen Reyhanlı, Diyarbakır ve Suruç olsa da Türkiye, 22 Temmuz’da Suruç’taki katliamdan Cumartesi günü Ankara’da gerçekleştirilen hain terör saldırısına kadar geçen zaman içinde de yüzü aşkın evladını teröre kurban verdi. Onlar da beşer onar katledildiler. Kimi mayınla parçalandı kimi roketatarla; Ankara’da ise bir seferde 96 can aldı terör. Bir kaç saniye arayla kendini patlatan iki canlı bombanın hedefi miting alanına girmek üzere toplanmış insanlardı. Saldırının amacı ise kuşkusuz tek tek o kişilerin varlıklarını ortadan kaldırmak değildi. Hiçbir terör eylemi katlettiği canları bizatihi hedef almaz; çünkü terörün hedefi hep daha büyüktür. Terörün hedefi kurbanlar üzerinden yaratacağı algıdır, her terör saldırısı bir algı operasyonudur zira.
***
Yüzlerce insanı derin bir acıyla başbaşa bırakan bu menfur eylem türü için eylemi yapan da bir kurbandır son tahlilde. Kendi vücudunu patlatan bir kurban...
Failin de yok olduğu bir terör eylemi, en etkili olanıdır, en dehşet saçanı... Nasıl ki bir çocuktan katil yaratan anlayışın lanetlenmesi gerek, aynı şekilde bir çocuktan canlı bomba yaratan karanlığı da lanetlemek ve asıl o karanlığın peşine düşmek gerek.
Cumartesi günü milletçe yaşadığımız büyük acıyı ancak terörün kastettiği birlik ve dayanışma gücümüzü tahkim ederek hafifletebiliriz. Böylesi menfur saldırıları bir daha yaşamamak ise bir çocuktan canlı bomba yaratan zihniyeti ve kişileri faş etmekle, katillere sizi tanıyoruz demekle ve onları toplum içine çıkamaz hale getirmekle mümkün.
Elindeki kanı başkasının yüzüne sürerek temizlemeye çalışanları da aynı şekilde mahkum etmeden bu kabustan uyanamayacağız.
Bir çocuktan canlı bomba yaratan, bir çocuğu canlı bomba yaparak katleden, sonra ona methiyeler düzerek yeni canlı bombalar yaratmaya çalışan karanlık eller, karanlık yüzler aramızda dolaşıyor, Meclis sıralarında oturuyor...
***
“Devrimci hareketin komünist evlatları olarak bizler asla yenilgiyi kabul etmedik. Bu memlekette devrimci yürüyüşümüz içinde çok kazandık çok kaybettik. Çok yendik, çok yenildik, çok can aldık, çok can verdik”
O karanlık zihniyetin karanlık yüzünün bir canlı bomba eylemcisinin ardından sarfettiği karanlık sözler bunlar.
“Biz sırtımızı PKK’ya dayadık” sözleri dolayısıyla da hakkında soruşturma açılan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın, AK Parti binasına yönelmişken parçalanarak ölen canlı bomba Yasemin Çiftçi’nin ardından söylediği sözler...
“Yaseminler varsa ve Yaseminleşecek olan genç yoldaşlarımız ve kardeşlerimiz varsa, bu dava asla ve asla yenilmeyecektir. Yasemin yoldaşın izinden yürümeye devam edeceğiz.”
Gençleri düpedüz canlı bomba olmaya teşvik eden bu sözler de iddianamedeki haliyle Figen Yüksekdağ’a ait.
MLKP terör örgütünün sözde legal partisi olan ESP’nin bir toplantısında etmiş bu lafları Figen Yüksekdağ. Mahkeme kararıyla yapılan bir ortam dinlemesinden elde edilmiş konuşma kaydı bu. Yüksekdağ MLKP örgüt üyesi gençleri canlı bomba olmaya teşvik ediyor. Yüksekdağ ve 12 kişinin yargılandığı dava, Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. İddianamede Yüksekdağ ile ilgili, “Figen Yüksekdağ Şenoğlu’nun terör örgütünün merkez yönetici konumunda olduğu anlaşılmıştır” değerlendirmesi yapılıyor.
Gençleri canlı bomba yapan karanlığın içinden yükselen bir sesin maktüle katil beğenmesi, sizin yaptığınız.
Başta Selahattin Demirtaş ve HDP’liler olmak üzere eylemin olası faillerinden IŞİD’in bile adını anmadan “katil devlettir, saraydır” diyenler, topunuz terörün amacına hizmet ediyorsunuz.