Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yargılatmak ümidiyle haberleştirilen MİT TIR'ları, CHP'nin en büyük imtihanına dönüşmüş durumda.
Olayın esasını anlamak açısından bir kaç hatırlatma yapmakta fayda var.
Adana'da durdurulan MİT TIR'ları soruşturması kapsamında çok sayıda tutuklu sanık bulunuyor. Bunlardan biri de eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu. Bu kişi aynı zamanda 15 Temmuz darbecilerinin hazırladığı görev listesinde "Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı" olarak yer alıyor.
MİT Tırlarının durdurulmasının, FETÖ'nün MİT, jandarma, emniyet, yargı ve medyadaki mensupları marifetiyle gerçekleştirdiği büyük bir kumpas olduğunu; FETÖ'cüler ve CHP'lilerin "işte Erdoğan'ı yargılatacak olay" demelerinden anlıyoruz zaten. Hatırlayınız; MİT Tırlarına ait görüntüleri o dönem Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni olan Can Dündar'a veren Enis Berberoğlu hakkında yargının verdiği mahkumiyet kararının açıklandığı gün CHP'li Engin Altay "Bu evraklar nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanacak." demişti.
Zaten 7 Şubat MİT krizinden bu yana asıl amaç Erdoğan'a uzanmak. O düşerse Türkiye'nin direnci kırılacağı için 17-25 Aralık kumpasında da hükümeti düşürmek ve Erdoğan'a ulaşmak istediler. Gezi olaylarından bu yana sistematik biçimde Erdoğan hedef alındı, hakaret ve küfürlerle o ve ailesi itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.
En son 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı'nın Almanya'ya kaçtığı tezviratı yapıldı, ta okyanus ötesinden. Oysa Erdoğan halkıyla birlikte ve canını feda etmeye hazır vaziyette Türkiye'yi hedef alan hain darbe girişimine karşı mücadele içindeydi.
***
Bugünden geriye dönüp baktığımızda manzara netleşiyor; Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığına getirildiğinden bu yana CHP, Türkiye karşıtı odakların sözcüsü konumuna gelmiş durumda. 15 Temmuz'a kadar FETÖ için her fedakarlığı yapan, yayın organlarının önünde canlı kalkan olan, bugün FETÖ tutuklusu kim varsa o gün yanına koşan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'de oluşturduğu kadronun siyaset yapmadığı, derdinin de seçim ve sandık olmadığı ortada.
Ak Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın sorduğu sorulara verecek cevabı yok Kılıçdaroğlu'nun. Cevap verdiği an kendi varlık sebebini de açıklamış olacak çünkü. Deniz Baykal'ı deviren kasetlerle ilgili "O görüntüleri ben de izledim" diyorsa kendisine onları kimin getirdiğini de açıklamak zorunda. Yüzleri görünmeyen birleri mi getirdi ki çıkıp söylemiyor? Neden çekiniyor?
Hatta ondan da önce Deniz Baykal'ın açıklaması lazım; neden kaset kumpasından sonra Pensilvanya'yı temize çıkartacak bir açıklama yaptığını.
Bülent Tezcan çıkmış, "Biz hiçbir zaman FETÖ'nün kayıkçısı olmadık" diyor; nasıl olmadınız? 17-25 Aralık'tan bu yana hiç inmediniz ki o kayıktan. 15 Temmuz bile inmenize sebep olmadı.
***
"Enis Berberoğlu'na o dosyaları kim verdi?" sorusu karşısında CHP'liler ve "CHP'nin candaşı" kalemler hep bir ağızdan "Yargıya emir veriyorlar, Kılıçdaroğlu'nu yargılatmak istiyorlar" iddiasını dile getiriyor.
MİT Tırları kumpasını suç olarak görmüyorsunuz; Enis Berberoğlu'nun suç işlemediğini iddia ediyorsunuz. Size göre suç olmayan bir konuda neden çıkıp mertçe konuşmuyorsunuz?
Ayrıca siz değil misiniz sabah akşam MİT Tırları dolayısıyla Erdoğan'ın Savaş Suçları Mahkemesi'nde yargılanacağını söyleyen? FETÖ'nün yayın organı Taraf'ta Neşe Düzel de aynı şeyi iddia ediyordu, Erdoğan'ı Yüce Divan'a göndermekle tehdit ediyordu.
Siz bunu söyleyince sorun olmuyor da MİT Tırları dosyasının Berberoğlu'na Kemal KIlıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde verilmiş olabileceği söylenince mi zorunuza gidiyor?