Halk TV, birkaç gündür, canhıraş “FETÖ” haberleri yapıyor...
Hayır, FETÖ’yü dert ettikleri yok. Darbeye kalkışacak cesareti kimden aldıklarını da merak etmiyorlar. Hele, işin teolojik boyutuyla hiç ilgilenmiyorlar.
Çünkü bilmiyorlar.
Bunun yerine, FETÖ’yü palazlandırdığını düşündükleri AK Parti’ye saldırıyorlar.
Efendim, bu “sinsi örgütlenme”, daha çok AK Parti’nin himayesinde büyüyüp serpilmiş ve devlet içinde örgütlenecek cesareti bulmuş...
Kendileri vaktiyle uyarmışlar, “Ortada böylesine tehlikeli bir örgüt var. Örgüt hakkında MGK kararları var. Örgütle mücadele eden mebzul miktar bürokrat var...” diye.
Dönemin hükümeti bu uyarılara kulak vermemiş.
Hatta terörle mücadele yasasının ilgili maddesini değiştirerek, Fetullah Gülen’i hapisten kurtarmış...
Bu türden haberler...
Çeşni olsun diye, dönemin AK Parti yöneticilerinin Fetullah Gülen’le ilgili sitayişkâr sözlerini aktarıyorlar...
Filanca bakan şu övücü sözleri söylemiş. Başbakan, “Bitsin bu hasret” demiş. Milletvekilleri Fetullah Gülen’in önünde tam siper olmuş, filan...
Ciddiye alıp cevap vermeye kalkışmanız yararsız...
Darbeye kalkışan bu “sinsi örgütlenme” elbette AK Parti döneminde zuhur etmedi.
Bunu kendileri de çok iyi biliyor.
Bugün “darbeci” suçlamasıyla tutuklu bulunan generallerin tümü (ilginçtir, TSK içindeki generallerin neredeyse yarısı darbeci çıktı), 90’lı yıllarda harp okullarından mezun oldular. O zaman ortada ne AK Parti var, ne Erdoğan var, ne “AK Parti siyaseti” var... Örgütün kimler tarafından himaye edildiği kendiliğinden açığa çıkıyor. CHP’nin (o dönemki ismiyle SHP’nin) koalisyon ortağı olduğu dönemlerde de himaye devam etmiş.
Fetullah Gülen’in kurtarılmasına yönelik yasa değişikliğine gelince...
İddia, külliyen yalan...
İlgili madde, “AB’yle uyum yasaları” çerçevesinde değiştirildi.
Bu değişiklik 2000’li yılların ortasında yapıldı. Yani, henüz hakkında bir “yargı kararı” bulunmayan Fetullah Gülen Pensilvanya’ya yerleştikten 7 ya da 8 yıl sonra...
MGK’nın Fetullahçı örgütlenmeyle mücadele ettiği iddiası da tamamen yalan...
Fetullahçı örgütlenmeyle değil, namazını kılan, orucunu tutan insanlarla uğraşıyorlardı. YAŞ kararları mucibince, yine Fetullahçıları değil, “dindar” kimliğiyle bilinen insanları TSK’dan uzaklaştırıyorlardı.
Fetullahçıların “ruhsat” kullandığı bilgisine henüz sahip değillerdi.
Rahatlıkla Kemalist, laik, CHP’li kılığına giren; icabında içki içen; icabında karısını mayoyla denize sokan militanları tespit etmekte zorlandıklarını bugün de itiraf ediyorlar; “Nasıl anlayabilirdik? Genel Kurmay Başkanı’nı yaveri bile onlardanmış, bunu nasıl çözebilirdik?” diyorlar.
Hâlâ çözebilmiş değiller.
Ki, birçok Fetullahçı, CHP’de milletvekili, genel başkan danışmanı, belediye başkanı olarak görev yapıyor. Birçok Fetullahçı Halk TV’de yayınlara çıkıyor.
Madem en büyük tehlike FETÖ’dür (çünkü halk TV sürekli “en büyük tehlike” ifadesine vurgu yapıyor), niçin FETÖ operasyonlarına destek vermiyorsunuz?
Örgütü palazlandırmakla suçladığınız Erdoğan ameliyat masasında canı pahasına bu sinsi örgütlenmeyle mücadele ederken, siz FETÖ’nün servis ettiği tapeler ve illegal kayıtlarla “kirli siyaset”in en şen’i örneklerini veriyordunuz.
Partinize ve televizyonunuza isim yaptığınız “halk”, çıplak elleriyle tankları durdururken, siz aynı çıplak ellerle FETÖ’nün tanklarını alkışlıyordunuz.
Diyelim ki AK Parti “zamanında” yanlış yaptı.
Siz niçin bu yanlışı tekrarlıyorsunuz?
Niçin “mağdur” edebiyatıyla bu sinsi örgütlenmeye kol kanat germeye devam ediyorsunuz?
Niçin, “FETÖ kaseti”nden çıkmış yöneticilerinizle ilgili ufak bir tecessüs geliştirmiyorsunuz?