Emperyalizmin refah döneminde taktığı sevimli maskeyi atıp saldırganlaştığı bir yeniden faşizm çağında kiminle karşılaşacağınızı sanıyordunuz? Karşılaşacaklarınız bu adamlardır.
Reina katliamcısı Maşharipov ile Yeni Zelanda’da cami basanTarrant aynı sistemin adamlarıdır. Küresel faşizmin farklı okullarında eğitim almışlardır, patronları aynıdır.
Radikal İslam iddialarıyla Müslümanlar’a savaş açmış, bu arada ırkçı grupları da örgütlemiş tek patron, evanjelik-siyonist ittifaktır.
Mesela, Trump’ın dili, Tarrant’a “terörist” demeye varmaz, çünkü dese, kendisini iktidara taşımış olan ırkçı Steve Bannon’u neresine sokacak?
Trump’ın başkanlık kampanyasını yönetip, bir süre de Beyazsaray’da danışmanlık yapan Bannon, Tarrant’ın henüz silah kullanmamış olanıdır.
Mesela, NBC’ye 20 Temmuz 2018’de yaptığı açıklamada Erdoğan’ı, en tehlikeli adam ilan etmiştir.
Beyazsaray’ın bugünkü hali, küresel faşizmi tarif açısından yeterlidir: Trump’ı faşist Bannon Oval Ofis’e taşıdı, yardımcısı radikal Hıristiyan evanjelist Pence, sağ kolu ise, aynı zamanda damadısiyonist Kushner’dir.
Küresel faşizm bu ittifaktır.
İslam’ın düşmanı bellidir…
İsrail’i siyasi olarak eleştiren herkesi ırkçı/Yahudi düşmanı ilan eden zihniyetle karşılaştık. ABD’nin ilk başörtülü Müslüman milletvekili İlhan Omar, doğruyu söyledi, dünyada herkes biliyor, İsrail lobisi Amerikan Kongresi’ndeki senatör ve milletvekillerini parayla satın alıyor!.. Hemen Yahudi düşmanı ilan edildi, Kongre üyeliğinin düşürülmesi için kampanya sürüyor. Oysa, Cumhuriyetçi milletvekili Duncan D.Hunter son seçimdeki Demokrat rakibinin babasının Filistinli olması nedeniyle alçakça bir İslam aleyhtarı kampanya yürüttü, kimsenin çıtı çıkmadı. Çıkmaz.
Kimse de Netanyahu’nun, neden, Avrupa aşırı sağıyla bu kadar sıcak ilişki kurduğunu sorgulamaz. Kudüs İbrani Üniversitesi’nden tarihçi Moşe Zimmerman’ın, “Avrupa’nın aşırı sağcı liderleri Netanyahu’yu, Müslüman Filistinlilere yaptıklarından dolayı çok seviyorlar” yönündeki değerlendirmesi zaten gerçeği ortaya koyuyor. Ne demişti, Begin-Sedat Stratejik Araştırmalar Merkezi direktörü Prof. Efraim İnbar, 2 Ağustos 2016 tarihli yazısında: İstikrar tek başına anlam ifade eden bir kavram değildir, yalnız çıkarlarımıza hizmet ettiğinde tercih edilebilir. DAEŞ’in yıkılması stratejik hatadır.¹
Erdoğan’ı Yahudi-düşmanı ilan edecekler…
Erdoğan’ın iyiniyetli çabalarını saygıyla izliyorum ama, başarılı olma şansı yok. Anti-semitizm (Yahudi düşmanlığı) konusunda hassas olanlar, İslamofobi’yi (İslam düşmanlığı okuyun) asla onunla aynı seviyeye getirmeyecekler. Nedenini anlattım. Ama, Erdoğan’ı dünyanın bir numaralı Yahudi düşmanı ilan etmeye hazırlandıkları açık gerçek.
Chavezleştirme tutmadı, soft-Saddam yapma zaman alacak, anladığımız kadarıyla Yahudi düşmanı ilan edip, Türkiye’yi dış müdahaleye açık noktaya taşımak gayretindeler.
Neo-con/siyonist lobinin tetikçisi Michael Rubin’in Washington Examiner’de yayınlanan 15 Mart tarihli yazısının başlığı zaten herşeyi anlatıyor: Yahudiler Türkiye’de güvende değiller ve orayı derhal terk etmeliler.²
Saçmalık yüklü bir yazı ama hedefi gösteriyor.
Bakan Süleyman Soylu’dan ricam, tüm kilise ve sinagoglarda en üst düzey güvenlik almasıdır, millet bir şey yapmaz, bu pislikler her zaman kampanyalarına önce kendi insanlarını öldürerek başlar, aman dikkat!..
https://www.star.com.tr/yazar/siyonizm-daesin-yikilmasi-stratejik-hata-olur-yazi-1137586/
https://www.washingtonexaminer.com/opinion/jews-are-unsafe-in-turkey-and-should-leave-now