"Libya'nın tamamında barış, huzur adalet tesis edilene dek Libyalı kardeşlerimizi desteklemeyi sürdüreceğiz. Her hususta elimizdeki imkanları kardeşlerimiz için seferber edeceğiz. Biz darbecilerin, emperyalistlerin yanında değil Libyalı kardeşlerimizin yanında yer alacağız." Başkan Erdoğan’ın bu sözleri, “dünya 5’ten büyüktür” sözünün ötesinde, emperyalizme açık meydan okuma içeriyor, çünkü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir “petrol savaşının” merkezinde yer aldığı süreci tarif ediyor.
1914 itibariyle, emperyalizmin petrol paylaşımı savaşının kurbanı olan bir millet, hem de, cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in, patlak veren Balkan Harbi nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldığı misyonunu tamamlayarak anti-emperyalist bayrağını Libya’da yükseltti…
Dünyanın en kaliteli petrolü…
En maliyetsiz çıkarılan petrolü…
Sanayi toplumlarına en rahat ve maliyetsiz ulaşan petrolü…
Üzerinde oynanan oyuna, Anadolu’dan gelen kasatura müdahale etti, dev çıkarların, milyar Dolar’lık pazarlıkların kördüğümünü üç ay gibi kısa bir zaman içinde kesti attı…
Oysa iştahlarıyla ünlü bütün şirketler oradaydı: BP, Chevron, CNPC, Eni, Marathon, Occidental, OMV, Repsol, Shell, Statoil, Total ve Wintershall.
Bitmedi, bir de Rusya doğudan girmiş, isyancı Hafter’e verdiği desteğin karşılığını, Libya halkı açlık hattında yaşam mücadelesi verirken ülkenin tüm petrol ihracatını durdurtarak almıştı.
Niye Libya petrolünün vanalarını Hafter’e kapattırdılar, çünkü Rusya ve Suudi Arabistan, petrol fiyatları düşerken kendi kotalarını kısmaktansa, Libya petrolünün piyasaya hiç girmemesini tercih etmişlerdi!..
Rusya ayrıca, Avrupa’nın kendi petrolüne muhtaç olmasının manevralarını geliştirdi…
Bütün bu yaşanılanlarla Yunanistan’ın doğrudan bir ilişkisi var mı, yok, o zaman nedir telaşı?..
· SİYONİZM YUNAN GENÇLERİ’NE KAST ETTİ…
Takvimlerin 1914’ü gösterdiği günlerde İngiltere-Fransa-Almanya üçgeninde şekillenen Avrupalı sömürgeci güçlerin arasındaki petrol rekabeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasına neden oldu…
Savaşın galipleri İngiltere ve Fransa, Anadolu’daki Türk varlığının kendi petrol çıkarlarına aykırı olduğunu düşünerek Yunanistan’ı İzmir’e çıkarıp, vatanımızı yok etme kararı da aldılar…
Ortadoğu’da İsrail’in yayılmacı stratejisi için Irak’ın işgalini neo-con/Siyonist George W.Bush ile kolkola hem de “yalan bahanelerle” gerçekleştirmiş İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’in bugün karşımıza yine dikilmesi bir tesadüf olabilir mi? Milyonlarca masum Müslüman’ın kanını elinde taşıyan Blair “Türkiye’nin Libya ve kendisine yakın coğrafyalarda yaptıklarından, Yunanistan ile olan ilişkilerinden endişeliyim. Avrupa Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın yanında yer almalıdır…” diyor.
Normaldir. Yunan askerini 15 Mayıs 1919’da Alsancak rıhtımına çıkartan David Lloyd George ne ise Blair de o zaten…
Yaşadığı ağır ekonomik çöküş nedeniyle, 21’nci yüzyılın ilk “neo-sömürgesi” haline gelen Yunanistan’ı, Türkiye’ye karşı ileri süren Siyonizm’dir, bilin.
İsrail, Doğu Akdeniz’de Yunan+Mısır donanmasının oluşturacağı muhtemel ittifakın arkasına saklanmış olarak kendi ulusal çıkarlarının rotasında yürüyecek, bu çok açık…
Gazi, 1922’de Dumlupınar’da atıyla cephe kontrolündeyken, binlerce Yunan askerinin cesedini gördüğünde, “Ah çocuklar sizin burada ne işiniz vardı” demişti…
O Yunan gençler, İngiltere’nin Ortadoğu çıkarları ve kurulması planlanan İsrail’in garantörleri olarak Anadolu’ya gönderilmişlerdi!..
Plan bugün de aynıdır.
Türk-Yunan deniz savaşını körükleyen gizli gücü tanımak için Kudüs’e bakmak yeterlidir. Orada, Türkiye’nin karşısına çıkmaktan korkan ama, başka ulusları yem etmeye alışmış bir zihniyet oturmaktadır.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’e tavsiyem, İzmir’in işgali kararı almış Elefterios Venizelos’un hayatını bir kez daha okumasıdır…
Yunan gençlerinin emperyalist-Siyonist ittifak tarafından önümüze yeniden sürülmesinden memnun olmayız.
Gerçek katilleri biliyoruz, bizim asıl meselemiz onlarla, Yunanistan araya girip, ezilmesin yeter…