Avusturya Özgürlük Partisi (Almanca kısaltılmışı FPÖ), 1956’da eski bir Nazi-SS subayı olan Anton Reinthaller tarafından kuruldu. Hitler Almanya’sı için 1938’ten itibaren çalışmış Reinthaller, partiyi, Nazi kimliği ile kurdu, 1958’de öldü, ama parti kaldı. FPÖ, esas olarak adını 1986’da faşist Jörg Haider’in liderliğinde yaşadı. Uzatmayalım, Haider’in yükselişi, Nazizm’in yükselişi kabul edildi, Avusturya Avrupa’dan ablukalar yaşadı, hatta Haider, siyaseti bırakmaya zorlandıktan sonra bir trafik kazasında öldü, gitti.
Şimdi, onun makamında oturan Heinz-Christian Strache, 2017 yılından bu yana, işbaşındaki koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı!..
31 yaşındaki Avusturya Halk Partisi lideri ve Başbakan Sebastian Kurz ile birlikte Avusturya’yı yönetiyor!..
Avusturya, topraklarındaki Türkler’e, “Erdoğan yanlısı oldukları” gerekçesiyle ayrımcı-faşist uygulamalar geliştiriyor, Türkiye’nin AB tam üyelik sürecinin sonlandırılmasını talep ediyor.
Avusturya’da gelişen olay, normal değildir.
Siyonizmin usta manevrası…
İsrail, 1999’da, FPÖ,Haider liderliğinde koalisyon hükümetine ortak olduğunda, Viyana’daki büyükelçisini geri çekmişti.
Şimdi öyle olmadı, aksine, İsrail Başbakanı Netanyahu, Nazi’lerle ortak koalisyon hükümeti kuran Kurz’u ilk tebrik eden lider oldu. Çünkü Kurz’un, Dışişleri Bakanlığı döneminde İsrail ile “çok özel ilişkileri” kurulmuştu ve bu ilişkiler, Avusturya hükümetinde Nazi partisinin yer almasını örtebilecek kıvamdaydı!..
Avusturyalı aşırı sağcı iki genç liderin (Strache de 49 yaşında) Avrupa’da varlıklarını korumak ve yükselmek için İsrail’in onayına ihtiyaçları vardı ve Siyonizm, bu iki “şaibeli sağcı liderden” Türkiye karşıtı cephe oluşturmayı kolay başardı.
Bir Nazi ile Kudüs’te buluşmak…
“Türkiye/İslam düşmanı faşizmi siyonizmin kucağında yetiştirme” harekatı aslında Nazi lider Strache’nin 2016 yılında, başkanlığını Netanyahu’nun yaptığı Likud Partisi tarafından İsrail’e resmen davet edilmesiyle başladı.
Strache, Nazi geçmişini temizlediğini göstermek için, Yad Vaşem Soykırım Müzesi’ni ziyaret etti, çiçeğini de bıraktı.
Avusturya’nın Nazi partisinin Siyonizm ile doğrudan bağlantısını kuran ise, ülkenin önde gelen Musevi asıllı politikacısı, Viyana Şehir Konseyi üyesi David Lasar’dı…
Nazi geçmişi olan bir partide siyaset yapan bir Musevi olarak Lasar’ı şu açıklaması, aslında her şeyi anlatıyor: Özgürlük Partisi, soykırım kurbanlarına her zaman saygısını göstermekte, Yahudi düşmanlığı ile hiçbir ilişkisi olmadığını sergilemektedir. Zaten, günümüz Avrupası’na Yahudi düşmanlığını yeniden ithal eden ve güçlenmesini sağlayanlar, Müslümanlar’dır…
Avrupa demokrasisini Türkler kurtaracak…
Avrupa’da yükselen ırkçı/faşist hareketin arkasında kimin olduğunu tespit etmek Türkiye açısından hayati önemdedir. Çünkü, “İslam düşmanlığı” giderek “Türkiye düşmanlığına” evrilmektedir. Net olarak söylüyorum, Avrupa faşizminin arkasındaki güç, siyonizmdir!..
Kurz ve Strache, Avusturya’nın değil, İsrail’in uydusu politikacılardır.
Eğer, gelişmenin bize gösterilen yüzünü, yani, yalnız “İslam düşmanlığını” veri olarak kabul edersek, bu mücadelede ciddi zafiyet yaşarız.
Tehdit yalnız, Türkiye’ye karşı değildir.
Saldırı esas olarak Avrupa demokrasisini hedef almakta, Filistin konusundaki tutumları nedeniyle Avrupa’nın merkez siyaset güçleri Siyonizm tarafından cezalandırılmaktadır.
Kati Piri gibi siyasetin “şavalaklar” kesiminde yer alanlara tek sözüm var: Bir gün, Siyonizm patentli faşizm karşısında çaresiz kaldığınızda sizleri yine biz kurtaracağız…