Türkiye’nin zorlama gündemler ile “darbe tartışmalarının” içine çekilmesi, esas olarak günümüz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) komuta kademesi ve vatansever personeline hakarettir.
TSK, Türk milletinin anti-emperyalist beka savaşının çelik silahıdır.
Tam bağımsız Türkiye hedefinde, sınır içinde, sınır dışında, milletin verdiği her görevi başarıyla yapan, emperyalizme, Irak, Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya’yı dar eden “Peygamber ocağından” söz ediyoruz.
15 Temmuz saldırısı sonrası bünyesindeki FETÖ unsurlarından büyük ölçüde kurtulan, milli iradeyi temsil eden siyasi yönetimin emrinde, PKK’yı temizleyen bu ordudur.
RAND’ın CIA-Pentagon ürünü raporlarında, Demokrasiyi Savunma Vakfı veya Washington Enstitüsü Yakın Doğu Araştırmaları Merkezi gibi Siyonist kurumların çalışmalarında gündeme getirilen “orta kademe subaylar rahatsız” lafları, esasen TSK bünyesindeki “kripto” unsurlara mesajdır.
Eric Edelman, Morton Abramowitz, John Hannah, Jonathan Schanzer, Soner Çağaptay, Aykan Erdemir, Michael Rubin, Daniel Pipes gibi Siyonist kalemlerden edindiğimiz izlenim, zaten, Amerikan ordusunun Türkiye’yi “kaybedilmiş müttefik” olarak gördüğü yönündedir.
Haklıdırlar.
Türk Silahlı Kuvvetleri, artık, Washington-Brüksel hattında pişirilmiş NATO darbelerinin uygulayıcı gücü değil, aziz vatanımıza, yönelik emperyalist saldırıları durduran milletin gücüdür.
EĞER, TSK’NIN 15 TEMMUZ SONRASI GÜÇLENDİRDİĞİ KUVAYI MİLLİYE KİMLİĞİNDEN RAHATSIZ OLAN, “ULUSALCI KİMLİĞİ TASFİYE” LAFINA SARILANLAR, BU ORDUYU YİNE DOĞRUDAN PENTAGON’A BAĞLAMAYA ÇALIŞANLAR VARSA, HİÇ HEVESLENMESİNLER…
· HEDEF “KRİPTO HAREKETLENME” AMA ESAS SUİKASTLERDİR
Emperyalist raporlara yansıyan “darbe imaları” veya içeride ısrarla belirtilen “öyle ya da böyle gidecek” iddiaları, ülkeyi suikastler zincirine yönlendirmeyi hedeflemiş güçlerin “hazırlık manevralarıdır…”
Amerikan derin devletinin “bizim çocuklar” seviyesinden “Kuva-yi Milliye çizgisine” geçmiş TSK’nın bugünkü vatansever kadrolarının milletlerine silah çekmeyeceğini artık en iyi Pentagon-CIA karargahlarında oturanlar biliyor.
Ama kuşkusuz, tüm kurumların bünyesinde varlıklarını koruyan “kriptolara” dönük mesajlardır bunlar.
İsrail-BAE-Suud cephesinde Türkiye’ye dönük öfke nöbetlerinin arttığı, Washington-Moskova hattının da kriz bölgelerinde “belirleyici güç Türkiye” kavramından hayli rahatsız olduğu bir dönemde BAŞKAN ERDOĞAN’I HER TÜRLÜ RİSKTEN UZAK TUTMAK ZORUNDAYIZ…
Erken seçimi zorlayamıyorlar…
“Ehlileştirilmiş” veya “işbirlikçi” kimlik taşıyan politikacılarla bi’şey yapamayacaklarını görüyorlar…
Düne kadar çantada keklik gördükleri TSK’nın “MİLLİ-DEMOKRATİK” duruşunu izliyorlar…
“Erdoğan’sız Türkiye” için seçeneklerinin çok azaldığı, hatta teke indiği açıktır.
Başkan’ı korumak durumundayız.
ERDOĞAN’IN ÖZELLİKLE UÇAK YOLCULUKLARINDA, BİR KRİPTO SALDIRIYA EN AÇIK OLDUĞU ANDA, ÇOK İYİ KORUNMASI, BÜYÜK ÖNEM TAŞIMAKTADIR.
· SOSYAL-EKONOMİK KRİZİ KÖRÜKLEYECEKLER…
Amerikan Merkez Bankası ile planlanan SWAP Anlaşması’na geçit vermeyecekler, Washington’daki Siyonist lobi, Trump’ı bu konuda baskılamış durumda. Türkiye’nin IMF’nin kapısına gitmesi ve Türk ekonomisinin bir kez daha kontrol altına alınması hedefleniyor.
S-400’lerin “ilk aktivasyon işleminin” tamamlanmış olması ve testlerin “tam aktivasyona yönelmiş olması” ise büyük öfke nedenleri.
Beklentileri, İMF’ye gitmiş, S-400’ü aktive edememiş Erdoğan’ın siyasi çöküntü sürecine girmesidir.
Türk ekonomisine dönük bütün eleştirilerin, KOVİD19 travmasından söz edilmeden dile getirilmesine dikkat edin: Amaç, önümüzdeki eylül ayına doğru derin ekonomik kriz, bağlantısında sokaklara yansıyan sosyal kaos oluşturmaktır.
Siyonist raporlarda sözü edilen darbe imaları falan esas olarak bunlardır.
Askeri tartışmayı bırakın.
Biz siviller bu işlerin altından nasıl kalkacağız, ona bakalım.