6 Şubat depreminin boyutlarını gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. Dünyadaki geçmiş depremlere göre etkisi çok büyük. Bu kadar geniş bir alandaki depreme arama kurtarma boyutuyla hiçbir ülke hazırlıklı olamazdı.
Depremin ardında yerel insan gücümüz ve acil müdahale ekiplerimiz saf dışı kaldı. Komşu iller de depremden etkilendiği için takviye ekiplerin ulaşması kolay olmadı. Hava koşulları ve kapalı yollar ise mağduriyeti artırdı.
Türkiye ikinci gün seferber oldu. Her şehrimizden tırlarla erzak, çadır ve battaniye yola çıktı. Ancak depremin yüzlerce yerleşim noktasını etkilemesi bizim asrın felaketiyle karşı karşıya olduğumuzu gösterdi.
Bölgenin Gücü
10 ilimizi etkileyen depremi Güney Doğu Anadolu depremi diye adlandırmalıyız diyen uzmanları dikkate almalıyız. 10 ilimizin ülkemizin ihracatındaki oranı %8.72, toplam katkısı ise 20 milyar dolar. 10 ilimizin imalat sanayiindeki katkısı %11.2, tarımsal üretimdeki katkısı ise %14.3
Bölgenin demografisinin korunması ve yurttaşlarımızın barınma sorunlarının çözülerek işgücüne katılımı ülkemiz için hayati öneme sahip.
Yurttaşların kış koşullarında barınması, gelecek yıl güvenli konutlara dönmesi, bölge ekonomisinin canlanması son derece önemli.
Sosyal Medya
Sosyal medya olayın boyutlarını anlamamız için faydalı oldu ancak birçok yalan haberi de beraberinde getirdi.
En yaralı olduğumuz günlerde bir kez daha anladık ki ülkemizin bekasına dönük tutum ve eylemler hız kesmedi.
Sahte hesaplar açarak yanlış adres verenler twitter gibi mecralarda çalışmaları aksatmaya çalıştılar. Bu hesapların organize bir şekilde arama kurtarma çalışmalarını aksatmaya dönük olduğu açıktır.
Antakya'da enkaz çalışmaları sürerken "baraj patladı" diyerek şehirde kaosa sebep olanların arkasındaki yapılar dikkatle incelenmelidir.
Ülkemizin birlik ve beraberliğinin arttığı günlerde birileri ısrarla iç karışıklık çıkarmak için kolları sıvadı.
Enkaz altındaki yurttaşımızın meşrebine, mezhebine bakmadan canhıraş çalışan ekiplerimize, AFAD, Kızılay gibi gözbebeğimiz kurumlara karşı yapılan saldırılar hiç de normal değil.
Siyasi Yağmacılar
Deprem bölgesine giderek Suriyelilere karşı kışkırtma tertip eden Ümit Özdağ gibi siyasiler ve seçim gündemli açıklama yapanlar hiç de iyi niyetli değiller.
Deprem bölgesinde hırsızların ve yağmacıların kol gezdiğine tanık olduk. Kolluk kuvvetlerimiz hemen müdahale etti ve tutuklamalar başladı. Tır yağmacılarına bir de siyasi yağmacılar eklendi. Devlet otoritesini zafiyet içinde göstermek gayretiyle hücum edenler karşılaştığımız felaketin ciddiyetini inkar ederek siyasi yağmacılık yapmaktalar.
Deprem sonrası siyaset dünyasında da çatlaklar olacaktır. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu durum asla hafife alınamaz. Bu süreci el birliğiyle atlatmak için partiler siyasi duruşunu yeniden gözden geçirecek ve geleceğin inşasında doğru faya oturacaktır. Öncelik milletin bekasıdır ve bölgenin yeniden inşasıdır.
Türkiye'nin yaşadığı deprem asrın felaketidir. Bu yarayı sarmak için ise birlik içinde hareket etmek zorundayız. Milletimiz ise provokasyona ve siyasi yağmacılara göz açtırmayacak kadar feraset sahibi.