Dünkü yazımın başlığını “Veda değil, ‘2. Erdoğan dönemi’nin ilk konuşması” koymuştum. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olarak ilk konuşmasının çerçevesini yansıtan bir yazıydı; Erdoğan da bizi yanıltmadı.
Dikkatimi çeken cümleler epey fazla.
Ancak daha çok ‘gelecekte bizi en çok etkileyecek konuları işaret eden’ cümlelerini dikkatinize sunmak istiyorum.
İlk mesajlar, gerginlik dönemlerinin biteceğine işaret etti:
“Bir kesimin, bir partinin değil; Türkiye Cumhuriyeti’nin, 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım. Tüm siyasi görüştekilerin oylarına talibim, alacağıma da inanıyorum.”
Ardından, hükümetle uyum mesajı verdi:
“Farklı bir cumhurbaşkanlığını ortaya koyacağız. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı, halkın seçtiği bir başbakan Türkiye’yi uçuracaktır.”
Ve temel 4 sorumluluğunun altını çizdi:
“Ekonomisi güçlü, demokrasisi örnek bir Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacağım.”
“Çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsaade etmeyeceğim.”
“Paralel yapılanmayla mücadele daha güçlü, daha koordineli şekilde sürecek. Zerre taviz verilmeyecek; bu kirli yapı hukuk içinde tamamıyla ve hızlıca tasfiye edilecek.”
Sonra, ‘Erdoğan sonrası AK Parti’ye ilişkin kafalardaki soruların cevaplarına yönelik ilk mesajları verdi:
“Gençlik benim her şeyimdir. Onlarla buraya geldik. 18 yaşa seçilme hakkını vermeliyiz.”
“AK Parti şahıslarla var olmuş bir parti değil, bu dava kişilere bağlı bir dava değil. Gözüm arkada değil, arkamızda bu davayı omuzlayacak arkadaşlarımız var.”
“3 dönem kuralını genç ve dinamik bir yapı olsun diye getirdik. Koltuğa oturup kalkmayan siyasetçi olmasın... Bu kuralın benden sonra da tavizsiz muhafaza edileceğine inanıyorum.”
Nasıl bir cumhurbaşkanı olacağının da çerçevesini çizdi:
“Bu bir veda değil, yeni bir başlangıçtır. Sizden ayrılmıyorum. İstişareyle, danışarak Türkiye’ye hizmet üreteceğiz.”
“Ekonomisi güçlü, demokrasisi örnek bir Yeni Türkiye’yi inşa ediyoruz. Türkiye’nin istikametini belirlerken hep birlikte olacağız.”
Bu konuşmanın ardından AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli’nin, adaylık dilekçesini TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e teslim ederken söyledikleri de önemliydi: “1982 Anayasası Cumhurbaşkanı’na çok geniş yürütme yetkileri vermesine rağmen, doğrudan halk tarafından seçilmediği için, uygulamada bu yetkiler sembolik ve temsili düzeyde kalmış, kullanılmamıştır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, bu yetkilerin kullanılmasına imkan sağlayacaktır.”
Bu alıntıları alt alta topladığımızda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan portresi oluşuyor:
- Güçlü hükümetle uyumlu çalışan güçlü bir cumhurbaşkanı olacak.
- Politika ve strateji belirleme anlamında liderlik yapacak, icraatta hükümet güçlü olacak.
Özetle;
- Türkiye’nin ‘sembolik’ değil ‘siyasi lideri’ olacak.