Hâdiseyi ilk duyduğumda şaşırmıştım. İki ay olmuştur, kitabevinde birkaç arkadaşla sohbet ederken kitap almaya gelen bir genç beni görünce kendini tanıtıp, “Yakup abi, ben Şehir Üniversite’nde okuyorum, bizim okula el koyuyorlar” demişti. “Kim el koyacak” diye sormamla cevabı almam bir oldu: “Kim el koyacak abi, tabiî ki Cumhurbaşkanı”!
Şaşkınlıkla, “Cumhurbaşkanı’nın işi gücü yok sizin okulla mı uğraşacak, hem sizin okula neden el koysun” deyince de Şehir’li kardeşimiz “Davutoğlu’nun okulu ya, ondan abi” sözleriyle mukabelede bulundu.
Şehir’li kardeşin hâletirûhiyesinden okuldaki talebelerin Cumhurbaşkanı aleyhine dolduruşa getirildiğini ilk o zaman fark ettim. Kardeşe bir çay söyleyip yanıma oturttum. Konuşmaya devam ettik:
- Diyorsun ki, okulum Davutoğlu’nun okulu olduğu için Cumhurbaşkanı tarafından el konulacak. Hadi senin dediğin gibi olsun! Peki, sizin okul Davutoğlu’nun da ülkedeki diğer tüm üniversiteler Cumhurbaşkanı’nın mı ki onlara el koymuyor!
- Bilmiyorum abi!
- Ben de sizin okulda neler dönüyor teferruatıyla bilmiyorum ama senin hâlinden anladığım okulda size anlatılanlarda eksik, yalan bir şeyler var. Kokusu yakında çıkar. Şunu da unutma, Cumhurbaşkanımız böyle işlere tevessül edecek biri değildir, size de yanlış tanıtıyorlar. Sizi dolduruşa getirenler, sizin ve okulunuzun üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’la siyasi bir hesaplaşma yapma derdindeler. Mevzuyu araştıracağım inşaallah ve köşemde de yazacağım.
Üniversiteli kardeşime bunları söylerken aklımın bir ucunda da, “Acaba yine işgüzar birileri mi sahnede” diye geçmiyor değildi! Bizim ülkemiz, kraldan daha çok kralcıların hüküm sürdüğü bir ülke. Birileri Cumhurbaşkanı üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyebilirdi. Hiçbir zaman bu ihtimâli gözardı etmem.
Yaptığım görüşmeler neticesi genç kardeşime söylediklerimde yanılmamıştım. Ne Cumhurbaşkanı işin içinde ne de günahlarını aldığım işgüzarlar! Efendim mevzuyla alâkalı gerçek, tek cümleyle şu: Zamanında makam ve mevkiler kullanılıp iltimaslarla şişirilmiş bir üniversite kötü yönetim neticesi kapanma noktasına gelmiş!
Ahmet Davutoğlu Başbakan olduğunda İstanbul Kartal’daki devletin arazisini bilâücret üniversiteye tahsis ediyor. Üniversite yönetimi kendilerine ait olmayan devlet arazisini ipotek ettirerek bankadan kredi çekiyor. Bu sırada Mimarlar Odası arazinin bilâücret üniversiteye tahsis edilmesini mahkemeye taşıyor ve mahkeme Davutoğlu’nun tahsis kararını iptal ediyor. Böylece bankadan alınan kredi için gösterilen teminat geçerliliğini kaybetmiş oldu. Üniversiteye talebe çekmeyi ve de bağış toplamayı da beceremeyen üniversite yönetimi bankaya yeni teminat gösteremeyince çareyi “Okulumuza el konuluyor” yaygarasını yapmakta buldular.
Teferruatı merak edenler, Ersoy Dede’nin gazetemizde yayımlanan “Şehir Üniversitesi üzerinden siyasi hesaplaşma yapılmıyor” başlıklı yazısını muhakkak okumalılar. Dede madde madde, tane tane mevzunun hakikatini yazmış.
Dede’nin yazısının başlığı Cumhurbaşkanı ve AK Parti zaviyesinden yerinde bir başlık. Ama ne yazık ki Ahmet Davutoğlu cephesi okulu ve talebeleri siyasi hesaplaşma için kullanıyor. Halkın hassas olduğu okul ve talebe mefhumları üzerinden siyasi rant devşirmenin derdindeler. Ayıptır, günahtır!..
Derdiniz okulu kurtarmak olsaydı, en başta mütevelli heyetinizdeki iş insanları olmak üzere herkes kendi payına düşeni yapardı. Dürüst olup, “Biz yaptığımız hatalar sebebiyle zor durumdayız, yardıma ihtiyacımız var” deseydiniz yardım talebiniz karşılıksız kalmazdı. Lâkin sizin derdiniz başka!..