CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun , PYD/YPG terör örgütü hakkında "Bizim için YPG terör örgütü değildir. YPG kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.” dediği hatırlatılınca onu savunanlar, bu ifade PYD’nin terör örgütü olduğu ilan edilmeden öncesine ait diye cevap veriyorlar!
Haklılar. Çünkü Kılıçdaroğlu yukardaki açıklamayı 21 Ekim 2014 tarihinde yapmıştır. PYD’nin terör örgütü olduğuna Mardin 2. Ağır ceza mahkemesi 17 Eylül 2014 tarihlinde karar vermiştir. Ancak bu karar Yargıtay tarafından 21 Haziran 2015 tarihinde onaylandığı için Kılıçdaroğlu’nu savunanları haklıdır.
‘PYD terör örgütü değildir’ ifadesi karardan önceki bir tarihte söylendiği için Kılıçdaroğlu’nu itham etmek doğru değildir.
***
Kılıçdaroğlu, PYD hakkında terör örgütü ilan edilmeden önce söyledikleri konusunda ne kadar masumsa Başkan Erdoğan da FETÖ konusunda o kadar masumdur.
Artı, Başkan Erdoğan öz eleştirisini yapmış ve FETÖ’ye karşı amansız bir mücadele başlatmıştır.
Dahası FETÖ’ye savaş açmış bir siyasetçi olarak kahramandır.
Kılıçdaroğlu ise, cemaata terör örgütü ilan edilmeden önce sırf dindar olduğu için ‘F tipi’ diyerek karşı çıkmış ama ilginçtir terör örgütü ilan edildikten sonra FETÖ’yü savunmaya başlamıştır!
Evet, AK Parti cemaatın gerçek yüzünü görüp savaş açtığında, Kılıçdaroğlu ‘nun CHP’si cemaat ile dayanışma içine girmiştir.
Şimdi de FETÖ ile yurt içinde ve dışında aralıksız mücadele eden Başkan Erdoğan’ı siyasi ayak olmakla suçlayarak kendi kusurunu örtme kurnazlığına yatmaktadır.
***
Hadi bir kaset ile genel başkan olduğunu bir kenara bırakalım. Kılıçdaroğlu hani ‘biz FETÖ’ye hep karşıydık’ diyor ya , madem öyle, soralım bakalım, Ocak 2012’de FETÖ’nün ABD’deki mahrem imamlarını genel merkezde neden kabul etmiştir?!
Madem şimdilerde bu cemaatın tehlikeli olduğunu başından beri bildiğini ve karşı çıktığını söylüyor öyleyse neden cemaatla yakın ilişkiye girmiş?
Yargıda FETÖ kadrolaşmasına hükümet göz yumdu diye atıp tutuyor ama Zaman gazetesine verdiği mülakatta, ‘Yargıda cemaat kadrolaşması var diyemem.’ açıklaması yapan da kendisi değil mi?!.(17 Şubat 2012)
Gülen’in ABD’ye davet ettirdiği CHP heyetine ne demeli? (18 Mart 2013)
2013 Aralık ayında FETÖ davetlisi olarak Amerika’ya giden, FETÖ’nün çatı kuruluşu Türk Amerikan Birliği’ni ziyaret eden ödüller ve plaketler alan hatta 4 Aralık’ta cemaatla kahvaltı yapan Kılıçdaroğlu’nun kendisi değil miydi?
Türkiye’ye döndüğünde heyetteki bazı CHP’liler ‘Yakında öyle şeyler açıklanacak ki, Erdoğan Türkiye’yi terk edecek’ demediler mi?!
***
25 Şubat 2014’te FETÖ’nün verdiği montaj ses kasetlerini mecliste kendisi dinletmedi mi?
19 Mart 2014’te Samanyolu Haber’e konuk olan kendisi değil miydi?
Devlet bu örgüte karşı tedbir alırken örgütün gazetelerini ve tv kanallarını Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu CHP savunmadı mı?
2014 seçimlerinde cemaatla ittifak yapmadı mı?(Birgül Ayman Güler 15 Aralık 2014’de açıkça, ‘Cemaatla ittifak yaptık.’ demedi mi?)
20 Ekim 2015’te FETÖ’nün televizyonu S Haber’e canlı yayında konuk olmadı mı?
Kayyum atanan Bugün Tv, Kanal Türk, Bugün ve Millet gazetelerini ziyaret etmedi mi?
Madem bu cemaatın tehlikeli olduğunu biliyordu bu alaka ve bu desteğin sebebi neydi?
***
Bu törer örgütünün yayın organlarına kayyum atanmasını CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Eren Erdem, Şafak Pavey ve Barış Yarkadaş protesto etmediler mi?(28 Ekim 2015)
5 Mart 2016 CHP milletvekilleri Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla kayyum atanan Zaman gazetesine desteğe gitmediler mi?
20 Haziran 2016’da FETÖ’nün yayına soktuğu Yarına Bakış gazetesinin yöneticilerini Kılıçdaroğlu parti genel merkezinde konuk etmedi mi?
15 Temmuz’dan sonra kontrollü darbe, tiyatro diyerek, asıl darbe 20 Temmuz’da yapıldı diyerek FETÖ’ye destek olmadı mı?
***
Kılıçdaroğlu partisinin grubunda yaptığı konuşmada sık sık 2004 yılında MGK kararını uygulamadığı için Başkan Erdoğan’ı suçlarken de aslında kurnazlık peşindeydi.
Evet uygulamamıştır.
Çünkü iddia ettiği gibi o kararda FETÖ anılmamış, MGK’da FETÖ konuşulmamış genel olarak irtica ile mücadele kararı alınmıştır.
Evet uygulamıştır, çünkü o tarihte ki MGK maalesef, 28 Şubat zihniyetini sürdüren A. Necdet Sezer başkanlığında bir yapıdaydı. İrtica yaftası altında herkes suçlanıyordu. Tıpkı 28 Şubat sürecinde bütün dindarlar hedefe konduğu gibi 2004 te de aynı mantık yürütülmüştü.
Ayrıca, MGK ve devletin kimi kuruluşları AK Parti ve Erdoğan’ a karşı tavır almıştı. Öyle ki 2007 yılında hükümete muhtıra verilmiş, 2008 yılında da kapatma davası açılmıştı!
Sistem hükümeti işlemez hale getirmeye çalışıyor, hükümet de tabiatıyla direniyordu.
Hükümet o MGK kararını mı uygulayacaktı!
Eğer MGK cemaatin yabancı istihbaratlarla ilişkisini ortaya koyabilseydi Başkan Erdoğan onlarla bugün yaptığı gibi gözünü kırpmadan mücadeleyi başlatırdı.
Nitekim bunların bir cemaat değil yabancı istihbaratlar güdümünde bir örgüt olduğunu anladığı günden beride mücadele etmektedir.
İşin garibi Kılıçdaroğlu bu süreçte FETÖ’nün argümanlarını kullanarak kimi mağduriyetleri gündeme getirerek FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaktadır!
***
Hâsıl-ı kelâm, Başkan Erdoğan ve partisi tıpkı eski hükümetler gibi bu cemaate destek olmuş, ama yabancı istihbaratların kuklası olduğunu anladığı 2011 yılından beri öz eleştirisini yapmış onlarla mücadele etmiştir/etmektedir.
Cemaat maskesinin arkasına gizlenmiş olan bu örgüt Başkan Erdoğan’ı hedef almış defaatle suikast girişiminde bulunmuştur ve Erdoğan’dan nefret etmektedir.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’si ise bu cemaat in AK Parti’ye karşı savaş atığı 2012 den itibaren cemaatle birlikte AK Parti’ye saldırmaktadır.
FETÖ Başkan Erdoğan’ dan ve AK Parti’den nefret ederken, CHP ile seçim işbirliği dahil her türlü dayanışma içindedir.
Başkan Erdoğan terör örgütü olduğunu anladığı günden beri bu örgütle savaşmakta CHP ise terör örgütü olduğu açığa çıktıktan sora FETÖ’ye destek vermiştir halen de söylemleriyle FETÖ’nün sözcülüğünü yapmaktadır.
Siyasi ayak kim oluyor acaba?!
FETÖ ile mücadele eden mi FETÖ’ye teslim olan mı?