Siyaset yorumu yapanlar da futbol yorumu yapanlar da tarafsız değildir. Zaten insan doğasına aykırıdır bir insanın siyasi her hangi bir düşüncesi ya da futbolla alakalıysa tuttuğu bir takım olmaması. Sonuçta olması gereken yorum yapanın tarafsız değil objektif olmasıdır.
Objektif olmanın kriterleri de evrenseldir zaten. Her neyse Çarşamba günü bir sürü kanalda bir sürü yorumcu seyrettim. Bir kısmı, Meclis Başkanlığı seçiminde MHP’nin tavrına çok kızgın olduklarını saklamadılar ya da saklayamadılar.
Bir kısmı, objektif kriterler yerine tamamen akıllarından ya da yüreklerinden geçen formülü siyasi analiz diye masaya koydular. İsteyen istediğini düşünür, kimseye şöyle düşün ya da böyle düşün demek gibi bir tarzım olmadı hiç, olanları da sevmem zaten.
Tıpkı siyasi analiz ya da siyasi analiz sorusu diye izleyiciye bir düşünceyi zorla kabul ettirmeye çalışanları sevmediğim gibi... Tüm bu yazdıklarım tarafsızmış gibi davrananlar için geçerli olan şeyler. Siyasi tarafını saklamayan insanların zaten hangi gözle meselelere baktığını biliyor ve öyle seyrediyoruz.
Mesela Kadri Gürsel’e bir kanalda rastladığımızda üç aşağı beş yukarı neler söyleyeceğini ve olaya nasıl bakacağını biliyoruz.
Mesela Rıdvan Dilmen’in tuttuğu takımı biliyor ve yorumlarını öyle seyrediyoruz. Ya da Erman Toroğlu’nun Aziz Yıldırım’la kişisel sorunları olduğunu da biliyor ve o gözle izliyoruz.
Bu ne demek derseniz, o kısmını da açayım. Fikrini, duygusunu bildiğiniz insanları izlerken seyirci olarak bir olumlu ya da olumsuz bir marj bırakırsınız zaten. Buna karşın ekranda tarafsız gözükmeyi sevenlerin cümlelerine daha nötr yaklaşırız. İşte dananın kuyruğu da burada kopuyor zaten. Adil bir yöntem değil bu.
Peki ne bekliyorum, herkesin ekrana çıkarken tarafını açıklamasını değil beklediğim elbette. Siyasi taraf olanlar risk alır, tarafsız gözükenler daha güvenli bir ortamda ilerlerler. Riski daha az alanda olmanın karşılığında daha duygulardan arınmış yorumlar almayı beklemek de bir hak bana göre...
Magazine başka gözle bakmak
Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan çiftinin oğulları Can artık liseli oldu. Sosyal medyada mezuniyet töreninden paylaşılan fotoğrafları gördüğüm için biliyorum.
Türkiye’de magazin haberleri algısını aşk, çıplaklık ve “olay, olay” anonslarından çıkarabilmek adına güzel bir örnek bu. Sevilen bir çift, onların çocuklarının mutlu günü.
Bu bir örnek, bu tür düzgün ve mutlu haberlere dair bir sürü örnek de var. Tamam Bodrum plajları ya da Alaçatı geceleri kadar görüntü zenginliği ve hatta görüntü teşhiri olan haberler değil bunlar. Ya da devam eden bir dizinin yıldızları olmaması ya da Mehmet Aslantuğ’un futbolcu olmaması da sonucu değiştirmez.
En azından Ramazan Ayı’nda, en azından ekrana verilen görüntülere daha fazla özen gösterilen bir zaman diliminde bazen düzgün ilişkilerin mutlu günleri de ekrana gelebilmeli. Sanırım magazin algısına artık başka gözle bakmak gerekiyor.