Siyasi hareket ve yapılarda sadakat ve vefa birbirini besler. Vefanın güçlü olduğu hareketlerde sadakat de çok güçlüdür. Sadakatsizlik yapanların çoğaldığı ortamlarda vefayı hak edenler de azalır.
AK Parti büyük ve uzun soluklu bir siyasi hareket. Böyle bir partinin siyasi gücünü muhafaza edebilmesi vefa ve sadakat ölçüsünün koruyabilmesinden geçiyor.
Binlerce milletvekilinin, teşkilat mensubunun, meclis üyesinin farklı dönemlerde görevler üstlendiği bir siyasi yapıda geleneği ve değişimi bir arada götürebilmek ve dengeleri koruyabilmek çok zordur.
AK Parti münferit sıkıntılar ve şikâyetler yaşansa da bu kadro hareketliliğini başarıyla yönetmeyi bilmiştir.
7. Olağan Kongrede vefa-sadakat dengesinin yeni örneklerine şahit olduk.
Bir dönemler önemli görevler yaptıktan sonra aktif siyasetin dışında kalmış gibi görünen birçok isim yeniden parti yönetimine getirildi.
Haluk İpek, Zeyid Aslan, Şükrü Ayalan, Ahmet Gündoğdu, Ayşe Böhürler, Cüneyt Yüksel, Şamil Tayyar, Meneres Türel, Metin Külünk, Murat Alparslan gibi isimler MKYK'da görev üstlendiler.
Siyasette eski dönemlerden beri genelde 'koltuk' sahibi olan insanların olumsuz manada değişim geçirdiğine yönelik eleştiriler yapılır. Ama asıl karakter değişikliği koltuktan ayrılınca görülür.
Siyasi boşluk birçok kişiyi yutmuştur.
Bu boşlukta kaybolmayan, görev almayınca mücadele azmini, dava şuurunu ve sadakat bilincini yitirmeyen insanlar değerli bir tavır takınmış olurlar.
AK Parti'nin değişim dinamiklerini yönetirken siyasi boşluk oluşturmaması önemli bir farklılıktır.
Birçok siyasi harekette belli görevlerden sonra siyasetdışı kaldığı düşünülen isimlerin yeniden aktif görev üstlenmesi çok nadir görülür.
AK Parti'nin ise büyük bir kadro hareketi olarak her bir ferdini maksimum düzeyde değerlendirmeye çalışması çok değerlidir.
Yine eski ilk başkanlarının MKYK'da görev alması vefa-sadakat ilişkisinin bir tezahürü olarak da görülebilir.
İstanbul, Bursa, Denizli, Ağrı, Van eski il başkanları genel merkez kurullarında görevler üslendiler.
Vefa sadece bugünkü siyasi mücadeledeki yoldaşlara karşı yapılmaz. Aynı ruh ikliminin, siyasi mücadelenin simgesel isimlerine yönelik vefa göstermek de önemlidir.
Örneğin Ömer İleri iletişim teknolojilerinde önemli bir isimdir. Genel Merkezde kurulan Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı için en uygun uzmanlardan biridir. İleri, aynı zamanda imam hatip liselerinin açılmasına öncülük eden efsanevi Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin oğludur. Yani hem siyasi gelenekte sembol bir şahsiyetin evladıdır, hem de ehliyet ve liyakat açısından bu birime en uygun isimlerden biridir.
Yavuz Bahadıroğlu'nun oğlu Mücahit Birinci veya Abdurrahim Karakoç'un oğlu Türk İslam Karakoç da hem bir geleneği simgelemektedir hem de zaten siyasi süreçlerin içinde olan ve kendi birikimleriyle bu mücadeleye katkıda bulunan isimlerdir. Cem Şahin de benzer şekilde yıllardır AK Parti teşkilatlarında aktif çalışmalar yapmakta, siyasi mücadelenin neferi olarak ter dökmektedir.
AK Parti MKYK'sında görev alan isimler arasında Alevi sivil toplumunda temsil hüviyeti olan veya Ermeni cemaatinde aktif ve organik çalışma içinde olan isimlerin olması da çok anlamlıdır.
AK Parti'nin yeni MKYK'sı birçok açıdan değerlendirilebilir ama vefa-sadakat denklemi açısından bir görünümü de böyledir.