Ne bu ya!
Her gün biri AK Parti’den istifa ettiğini açıklıyor.
Eski vekiller, il, ilçe başkanları vs...
Ettiysen ettin. Bunu davul zurnayla ilan etmenin anlamı ne? Bayatın ötesinde pazarlama teknikleri!
Haraç mezat!
Ayıptır ya!
Kendine ve geçmişine saygısı olan böyle yapmaz! Hani çok tanınan bilinen isimler olsalar anlarım. Hani toplumun belli bir kesimini temsil etseler veya siyasi bir karşılıkları olsa hangi gerekçeyle niçin istifa ettiklerini merak eder anlamaya çalışırsınız. Yok öyle bir şey!
Moda oldu.
Bu vesileyle adlarını gündeme taşıma fırsatı bulacaklarına inandıkları için istifa haberleri peş peşe.
Baktım geçenlerde eski vekillerden biri istifasını gerekçelendirmek için kitap ebadında bir şeyler çiziktirmiş. Davutoğlu dolayısıyla “manifesto” pek bir moda oldu. Onun izinden gidenler de boy boy çarşaf çarşaf gerekçeler sıralamayı marifet zannediyorlar. Üzülmemek elde değil. Hangi ara bu kadar hıncı biriktirdiler? Dahası art arda sıraladıklarına hangi ara ideoloji ve siyaset giydirdiler? Bakıyorum daha düne kadar beraber olduğumuz arkadaşlar, Erdoğan denildiğinde mangalda kül bırakmayan arkadaşlar şimdi kalkmış zehir zemberek suçlamalarda bulunuyorlar.
Erdoğan için de AK Parti için de demediklerini bırakmıyorlar.
Bu nasıl siyasi bir ahlaktır ya!
Erdoğan hangi ara değişti?
AK Parti ne zamandan beri ilkelerinden saptı?
Bakıyorum bu suçlamaları getirenlerin neredeyse tamamına yakını son seçimlerde aday adayı olmuşlar.
Ya yeniden vekil olmak için. Ya belediye başkanı olmak için. Ya da bir başka görev almak için.
Reis’in etrafında dönenip dolaşmışlar.
Son seçimde sahada olduklarını göstermek için paylaşımlarda bulunmuşlar. Ne olur ne olmaz diye. Merak ediyorum: Erdoğan son seçimden sonra mı değişti veya AK Parti istikametini şaşırdı? Çocuklar bile güler buna...
Peki bu istifa eden arkadaşlar bu kadar ilkeliydiler de niçin Erdoğan’ın etrafında bir koltuk kapmak için dolanıp durdular? Niçin bugün en hakaretamiz ve insafsız bir biçimde eleştirdikleri AK Parti için sahaya indiler?
Yanlış anlaşılmasın lütfen. İstifa etmelerinde hiçbir sakınca görmüyorum. Davutoğlu’nun kuracağı partide siyaset yapmalarında da... Bu demokratik bir tercihtir. Ama insan bu tercihi yaparken kendisiyle çelişmez. Yakın tarihe kadar yapıp ettiklerini düşünerek insaflı, ilkeli ve vicdanlı olur. En önemlisi de kendi şahsi hırslarına ve beklentilerine ideoloji ve siyaset giydirme yoluna gitmez.
Mert olur, ilkeli olur, dürüst olur.
Çıkar şunu der: “Bana artık bu partide bir koltuk ve makam verilemeyeceğini gördüğüm için ayrılıyorum.” İşte bu alkışlanır!
Öteki türlü sözler sahibini küçültür.
Zaten küçük ise temelli bitirir.
Bir insanın siyaseten şahsi ikbalini düşünmesinde yanlışlık görmem. Ama buna “dava” ve “ilke” kisvesi giydirmesini “davaya ve ilkeye ihanet!” olarak görürüm.
Adamcağız kendini o kadar çok önemsiyor ki ayrılma gerekçesini açıklamak için kitap yazıyor nerdeyse!
Güler misin ağlar mısın?
Egosu bu kadar şişkin insanların bir de “dava” ve “ilke” demelerine bilmem ki ne demeli!
Tam bir tiyatro!
Kötü ve kekremsi!
Kendileri çok iyi, geri kalan herkes çok kötü!
“Yeni siyaset” ve “İlkeli duruş” dedikleri bu ise “siyasetin moğolları” olmaya devam etsinler.
Moğolların siyasetteki işlevine soyunmak onları tarih nezdinde itibarsızlaştırıp tüketir.