Dışlanma” ve “kabul” psikolojinin önemli iki kavramı. Bireyin bir topluluktan dışlanması oldukça acı verici iken, kabul edilmek ise olumlu bir deneyim. Dışlanma veya kabul bireyler için olduğu kadar sosyal kimlik grupları için de geçerli. Sosyal dünyada önemli olan dışlanma ve kabul aynı zamanda siyasal alanda da önemli. Bu anlamda siyasal bir sistem dışlayıcı veya kabul edici olabilir. Örneğin başörtülüler yakın zamana kadar siyasal alanda kabul görmüyor, dışlanıyorlardı.
Halbuki, siyasal katılım demokratik siyasetin en önemli unsurlarından biri. Farklı toplumsal kesimlerin siyasi alanda temsili demokrasiyi güçlendiren bir unsur. Bu sebeple de, Türkiye’deki kimlik gruplarının siyasi partilerce aday gösterilip gösterilmemesi önemli bir mesele. Açıklanan aday listeleri, siyasi partilerin farklı kimlik gruplarından adaylar gösterdiğini gösteriyor. Bu durumu siyasal katılım açısından olumlu bulmak gerek.
Toplumdaki varlıklarına göre mecliste kimlikleriyle açık bir şekilde temsil edilmeyen toplumsal gruplar; başta başörtülüler ve azınlıklar olmak üzere kısmen de Aleviler şeklindeydi. Bu seçimle bu toplumsal grupların siyasal alanda açıkça var olmalarının yolu açılmış gibi görünüyor. Bu yeni durum normalleşme ve demokratikleşmenin devam ettiğinin göstergesi olarak okunabilir.
Türkiye daha önce Kürtlerin siyasal alanda kimlikleriyle beraber temsil edilmemesinin acısını çekti. Kürtlerin siyasi alana kabul edilme süreci oldukça sancılı geçti. Sonunda Kürtler bir kaç parti kapatmadan sonra Türkiye siyasi hayatına kabul edildiler. Bu sayede silahın karşısında siyaset seçeneği var oldu ve şiddetin meşruiyeti ortadan kalktı.
Başörtülü adayların varlığı demokratik gelişimi gösteriyor
Türkiye toplumunda kadınların yüzde 60’ı başlarını örtüyor. Kadınların çoğunluğunu oluşturan başörtülülerin mecliste temsili yakın zamana kadar yoktu. Son iki yılda, meclise başı açık giren milletvekillerinden bir kısmının başını örtmesiyle, meclis başörtülü siyasilere açık hale gelmişti. Merve Kavakçı’dan sonra, bu seçimle başörtülü adaylar ilk defa listelerde var. AK Parti 42 başörtülü kadını aday olarak gösterdi. HDP’de ise bir başörtülü aday var. CHP’nin başörtülü aday yok. CHP’nin sembolik düzeyde bile başörtülü aday göstermemesi, halen siyasal açıdan hem demokratikleşemediğinin hem de normalleşmediğinin göstergesi.
Alevilerin listelerde varlığı siyasal gerilimi azaltabilir
Alevi adaylar mecliste toplumdaki karşılıkları kadar temsil edilmediklerini düşünüyorlardı. Sokak hareketlerine katılmanın gerekçelerinden biri olarak da yeterli siyasi temsil edilmemeyi gösteriyorlardı. Bu seçimde listelerde önemli oranda Alevi aday var. Hem CHP hem de HDP’de daha önceki seçimlere oranla Alevi aday oranında belirgin artış var. Bu yeni gelişme ile Alevilerin sokak siyaseti yerine demokratik seçim siyasetine yönelmeleri olasılığı arttı.
Ermeni adayların varlığı normalleşme göstergesi
Hem AK Parti, hem CHP, hem de HDP listesinde seçilebilecek yerlerde Ermeni adaylar var. Bu hal Türkiye’nin siyasal düzeninin normalleştiğinin göstergesi. Osmanlının son meclisine kadar Ermenilerin temsili hep vardı. Cumhuriyet ile birlikte bu temsil oldukça azaldı. 1960’lı yıllarda Demokrat Parti’de azınlık milletvekilleri az da olsa oldu. Bu seçimde dört büyük partinin Ermeni aday göstermesi önemli bir gelişme. Devletin de milletinde normalleştiğinin göstergesi.
Sonuç olarak, Haziran ayında yapılacak genel seçimde; başörtülü, Alevi ve azınlıklardan milletvekili adaylarının gösterilmesi siyasal hayatımız açısından oldukça olumlu bir gelişmedir.