Kim olduğunuzun, ne olduğunuzun çok ötesinde "neci" olduğunuzun önem kazandığı günlere geldik. Hatta "neci" olduğunuz o denli önem kazandı ki, kim olduğunuzun ve ne ihtiva ettiğinizin pek önemi kalmadı.
"Siyah mısın beyaz mısın?" sorusunu "Siyah" sorduğunda ve siz "Gri yok mu?" dediğinizde reaksiyon şu oluyor : "Demek beyazsın!".
"Siyah mısın beyaz mısın" sorusunu "Beyaz" sorduğunda ve siz, "Başka renkler de var" dediğinizde cevap şöyle geliyor : "Beyaza nasıl laf edersin sen, kesin siyahsın!".
Ramazan ayı boyunca iftar programlarına davet eden gençlik STK'larının iftarlarına gitmeye çalıştım, yeni insanlar tanıyayım, gençlerle bir arada olayım diye.
Aslında boşuna gitmişim her birine, zira tek birine gitsem de yetermiş.
Her bir STK'nın organizasyonlarında benzer görüşteki STK'ların tümü de oradaydı zira. A'nın iftarına B, C, D geliyor, ertesi gün B'nin iftarına A, C ve D, C'nin iftarına A,B ve D gelmiş.
Çok sevdiğim bir sözdür : "Eğer ikimizin fikirleri aynıysa, ikimizden birisi fazla buraya..."
Madem ki Ramazan ayı hoşgörü, sabır ve huzur iklimi, madem ki Ramazan empati, başkalarını anlama ayı o zaman neden X, Y, Z yok o sofralarda?
En çok da gençlere yakışmıyor tek tiplik.
En çok da gençlerde tuhaf duruyor şucu-buculuk.
En çok da gençlerin ruhuna aykırı "O bizden değil, şu bize uzakçılık".
Çok yorucu dönemler yaşadık ülke olarak, harpten çıkmış gibiyiz desem hala içinde bulunduğumuz görünmez harpleri yok saymış olacağım zira harpler devam ediyor bir yandan.
Uzaklaşmanın, kutuplaşmanın zirvesini gördük derken görünen o ki yepyeni cepheler açılıyor bu bitmek bilmez harpte.
Gençlere sesleniyorum, taptaze dimağlara.
Farklı görüşlerdeki insanlardan korkmayın, görüşü olmayandan korkun.
Size uzak fikirlerdeki kitapları okuyanlardan korkmayın, okumayandan korkun.
Fikrini cesurca savunandan hangi görüşten olursa olsun korkmayın, fikri olmayandan ya da var olanı savunamayandan korkun.
Din, ırk, mezhep, dil; farklılıkların adını ne koyarsanız koyun, en son ne zaman farklı bir kutuptan biriyle tanışıp sohbet edebildiniz?
En son ne zaman biriyle, karşılıklı olarak kişilikleri hiç zedelemeden, saldırıya uğratmadan medenice tartışabildiniz?
En son ne zaman size uzak bir düşüncedeki bir kurumun kapısını çalıp onlarla tanıştınız? "Kardeşim anlatın bakalım sizin derdiniz ne?" diyebildiniz?
Dikkat!
Gençleri tek bir kalıpla makinadan çıkmış gibi tektipleştiren yaklaşım gençliğimizi elimizden alıyor. Birbirinin aynı fabrikasyon ürünlere dönüştürüyor.
Not : A'ya, B'ye, C'ye, Siyaha ve beyaza takıldı şimdi değil mi aklınız? "Siyah derken hangi tarafa dedi acaba?" diye düşünüyorsunuz. Hah, işte tam olarak da bunu bırakın.
Kişileri, kurumları tartışmayı bırakıp ne zaman idealleri, fikirleri ve sistemüstü kavramları tartışmaya başlarsak, işte o zaman biz, biz olacağız.
Mutlu bir hafta dilerim.