Fenerbahçe lige havlu atmış, ununu elemiş eleğini asmış, Sivasspor’un karşısına çıkmıştı. Kendi adına maç kazansa da, bu saatten sonra şekil ve şemalinde hiçbir değişikliğe girmeyecekti. Ama Sivas için çok önem arz ediyordu bu maç. İlk önce Fenerbahçe’yi yenecek, sonra da Gaziantep ve Eskişehir maçlarının sonucunu bekleyecekti. Ama görünen şu ki, Sivas maça çok iyi başlayıp 2 golle öne geçtikten sonra o skoru koruyamıyorsan, her ne kadar rotasyona girmiş olan bir Fenerbahçe olsa da karşında, kendi saha ve seyircin önünde sıkıntılara düşersin.
İlk gol Atıf’tan geldi. Oumari’nin kafa golüyle Sivas golleri ikileyen olurken; Fener kalecisi Fabiano’nun her iki golde de hatalı olduğunu belirtebilirim. Sonrasında ise Sivasspor’un gol vuruşlarında Fabiano’nun çok önemli kurtarışlarını izledik.
Sivas adına Beykan ve Atıf’ın gayretleri, bu maçı kazanma adına yeterli olmadı. Sivasspor kazanmış olsa bile, Gaziantep ve Eskişehir maçlarının sonuçlarını beklemek zorundaydı. Meireles’in ikinci yarıda oyuna girdikten sonra Fenerbahçe adına atmış olduğu seyredilmeye değer güzel golü maçı eşitlerken, Sivasspor’un da ligde kalma umutlarını yerle bir etti. Ligde kalma şansını son maça bırakınca, Sivas adına tren çoktan kaçmış oldu.
Aslında iyi bir kadroya sahip olan; birkaç yıl öncesinde Bülent Uygun’un Sivasspor’u zirveye oynarken; bu kadar kötü günleri yaşıyor ve yaşatıyor olması, onlar adına karaları bağlamaktan başka çareleri kalmadığını söyleyebiliriz.
Tekrar ediyorum, Fener için çok önemli maç değildi. Ama Sivas için olmak veya olmamak maçıydı. Sahasında kaybettiği puan veya puanlarla, üstüne üstlük düşme potasındaki rakiplerinin sonucu beklemek zorunda kalınca, bu kadar alternatifsiz bir durumda lige veda etmek zorunda kaldı.
Fenerbahçe ise Sivas’ta prestij adına sahaya çıktı, 2 golle geriye düştükten sonra sonucu kendi lehine veya aleyhine bakmaksızın noktalamış oldu.