Bretton Woods Anlaşması, Dolar iktidarının başlangıcı.
Yani Amerikan iktidarının...
Daha açık ifadeyle;
İngiliz yüzyılının sonu, Amerikan yüzyılının teyididir Bretton Woods.
Londra tahtını kaybederken, finansal oligarşi, ehramını New York'ta yükseltmeye karar verir.
IMF ve Dünya Bankası'nın temelleri bu anlaşma ile atıldı.
Yani...
Uluslararası hukukun Amerikancası, işte, ABD'nin New Hampshire eyaletine bağlı küçük Bretton Woods kasabasında 1944 yılında imzalanan anlaşmayla yazılmaya başlandı.
1971 yılında çıkan borç krizi ile sona erdi anlaşma...
Ama dolar rezerv para haline getirildi.
Çünkü sistemin sahibi 1944 anlaşmasının hükmünü değiştirmeye karar verdi.
Ardından petrol Dolar'a endekslendi.
Yani, Petro-Dolar'la birlikte de Amerika iktidarını pekiştirdi.
ABD Hazine eski bakanlarından John Connaly, 1971 yılında yabancı maliye bakanlarına şöyle demişti:
"Dolar bizim para birimimiz ama sizin sorununuz."
Adamlar hep açık davrandılar.
75-80 yıllık bir sistemden bahsediyoruz.
Birçok insan bu sistemin içine doğduğu için...
Bütün bu ideolojik alışverişi evrensel zannediyor.
Ama bugün sorunlar ayyuka çıktı.
Sorunun kaynağı sistem ve kurumları olunca...
Başka bir sonuç beklenemezdi zaten.
Filistin topraklarında yaşanan soykırımın bile bir veçhesi bu.
İnsanın kanını donduran çocuk katliamına karşı...
Son iki yüzyıllık sistemi ihdas edenler, bizzat katili, soykırımcıyı cesaretlendirecek hamleler yapıyor.
Bir çağın sonuna geliyoruz.
İnsanlar kriz zamanlarında gerçeklerle yüzleşmek istemezler.
Kriz etkisini arttırdığında ikinci adım olarak, güvenli liman ararlar...
Ama yine de en güvenli liman ezberleridir.
Özellikle akademi bu noktada direnç gösterir.
İlginç değil mi...
Bilimsel aklın yurdu olan akademi, zannettiğimizden daha tutucu davranır çoğu zaman.
Biraz daha ileri gideyim...
Bilim, daraltılmış bilme şeklidir.
Fakat akademi bunu kabul etmeye yanaşmaz pek.
Dolayısıyla paradigmal düzeyde değerlendirmelerden kaçınır, bilimi evrensel bilme şekli olarak dayatır.
Neden bunu yapar?
Çünkü sistemler, statükoyu koruyacak inançlar yükler insanlara.
Bilimi mutlaklık kisvesi altında araçsallaştırır.
İç içe geçmiş bir sistem krizi yaşadığımız düzlemde...
Son kırk yıllık düzenin ifadesi olan neoliberalizm üzerinden bir örnek vereyim.
Ekonomi...
Bugün bilim olmaktan öteye bir inanca teşmil edildi.
Kim tarafından...
Bizzat akademi tarafından.
Rasyonel zemini neoliberal sistem oluşturuyormuş çoğuna göre.
Ekonomist Roger Bootle ne diyor bakın:
"Ekonomi tam manası ile bir dine dönüştü ve çok çok aşırı noktalara çekildi. Neoliberal ekonomi kuralları mutlak ve tartışılmaz olarak kabul edildi. Böyle bakıldığı içindir ki kimse 'piyasaların' yanıldığına, yanılabileceğine inanmadı ve malum finansal/ ekonomik kriz patladı..."
Fakat deniz bitti...
Sistemin yaşadığı kronik kriz Jeopolitik kırılmaları zelzeleye dönüştürdü:
Dünyanın bütün bölgeleri ayakta...
Bir zamanlar komplo teorisi diye küçümsenen analizlerin gerçek olduğunu anlamaya başladı bir kesim...
"Amerikan yüzyılı orta sınıf demek!"
Rıza bu söylemle üretiliyordu.
Diğer demokrasiler için de kızıl elma buydu.
İnsanlar, ehramlara bu söylemlerle taş taşıdılar.
Oysa gerçekler başkaydı.
Amerikan yüzyılı, darbeler yüzyılıydı.
Savaşlar, katliamlar, açlıklar yüzyılı.
Ama görece refah ve söylem üstünlüğü bu gerçekleri anomi olarak gösterdi.
Amerika'nın ihdas ettiği bütün kurumlar da...
Oligarşiyi perdelemek için mevzuat ürettiler.
Tıpkı kendisinden önceki liberal İngiliz sisteminin(!) kurumları gibi.
Hasılı...
Modern dünyanın demokrasi yolculuğu...
Halk egemenliği, devrimler vesaire...
Hepsi oligarşinin üzerine örten mevzuattan ibaretti.
Dediğim gibi...
Şimdi iç içe geçmiş bir kriz yaşıyoruz.
Önceki krizlerden farkı ise...
Son iki yüzyıldır dünyayı yöneten oligarşinin kendi içinde yaşadığı çatışmadan kaynaklanması.
Ve mızrak çuvala sığmıyor artık.
Sistem lime lime dökülüyor.