Biraz düşünelim. Medya, gazeteler, gazeteciler, akademisyenler, bilim adamları, araştırmacılar, teorisyenler, komplocular ve bir çok insan devasa olayları analiz etmeye, tarihi vakıaları araştırmaya, bunları bir nedenselliğe bağlamaya, sebep sonuç ilişkisi içerisinde anlamlandırmaya çalışıyor. Örneğin, Nobel Fizik Ödülü’nün verildiği Higgs ve ekibinin ‘Tanrı Parçacığı’ deneyi. Örneğin, klasiktir ‘uzayda başka hayat var mı, dünya dışı zeki varlıklar’ filan. Bu normal. Diğer taraftan, örneğin Engin ile Esra’nın evlenmesi. Bana bu daha devasa olaymış gibi geliyor. Yani, bana kalırsa bu iki sevenin dünya evine girmeleri, dünya dışı zeki yaratıkların dünyayı ziyaretinden daha önemli. Olası bir istila daha basit gibi geliyor. Bana kalırsa, bu evliliğin gerçekleşmesi için bir çok sebebin bir araya gelmesi gerekiyor. Alın bir silsile. Damascus’ta farelerin istilasi olmasaydı, Finli terörist 35 kişinin ölümüne neden olan o bombayı patlatmayacaktı; Emirgan’da bir sahil çay bahçesinde çay içen bir kadın bardağı devirip beyaz elbisesini lekelemeseydi, Sicilya’da insan kaçakçılarının 42 Afrikalı’yı taşıyan teknesi batmayacak, kaptan dahil 41’i ölüp 1’i kurtulmayacaktı; eğer o 1 kişi kurtulmasaydı, Bangkok’ta bir barda çalışan kadın, onu öldürmeye çalışan katilin elinden kurtulamayacaktı; bütün bunlar olmasaydı Engin ile Esra evlenemeyecekti. Ve son olarak onlar evlenmeseydi, üçüncü dünya savaşı başlayacaktı. Kurgu gibi gelse de, bunun olabilme potansiyelinin yüksek. Eğer atom altından bakacaksak, devasa sebeplerin sıradan görünen şeylerin meydana gelmesi için bir araya geldiğini düşünmek mümkün. Herşey değişebiliyor, sabit olan hiçbir şey yok, anlar uzun zamanlardan önemli ve iç içe... Tanrı Parçacığı buna muktedir mi şimdi? Kesin olan bir şey varsa, biri bana söylesin.
Kainat devasa bir sistem, dünya bunun küçük bir parçası ve her bir bilim, ekosistem, birim, kurum, organizasyon vesaire bu küçük dünya içinde daha küçük dünyalar. Herbirinin kendi içinde ayrı sistemleri olduğu muhakkak. Bilim, araştırma ve geliştirme, keşfiler ve icatlar, bunların yeni modelleri, politik ve ekonomik gelişimler elbette önemli. Nereye kadar gidecekse oraya kadar gitsin. Atom, üstü ve altı... Soruyu başka bir tonda soralım. Nereye kadar? Hintlilere göre içinde yaşadığımız çağ ‘Kali Yuga’ çağı, demir çağı diyelim. Karanlık. Makber. Bizdeki tabirle ‘Ahir Zaman’ diyebiliriz. Teknoloji ilerledikçe maddiyat da ilerliyor. Yozlaşma da peşinden geliyor. Değerler sürünüyor.Olympos down. Sorunun cevabı gelsin, evet uzayda hayat var, dünyada. Dünya içi zeki varlıklara duyurulur.
Bazı şeylere karşıyım
Kurban Bayramı’nda kurbanlıkların tamamen hayır kurumlarına bırakılıp tatil moduna girilmesine karşıyım. Bir ailede birden fazla kesilecek kurban varsa diğerleri bağışlanabilir. Emirler yaşanır. O bir kültürdür.
İletişim bozonu ne zaman bulunacak?
Ben de bir dev bir ekosistemin parçasıyım. İletişim dünyasının. Bugün iletişimden yoksun olan bizler, bazı kurallara dayanarak bunu gerçekleştirebiliyoruz. P’den c’ye, usp’ye, oradan yeni dünyaya, yeni kural ve kuramlara, sonu yokmuş gibi. Seminerler, festivaller, söyleşiler düzenlenir, gurular gelir, insanları ve sektörü inisiye eder ve gider. Yaratıcılar egosal düzlemde halka bir şeyler satmaya çalışır. Maliyeti 42 dolar olan bir ürünü 3.000 TL’ye, bir teneke gazlı içeceği 2 TL’ye, dosya masrafsız bayram kredisi filan satmaya çalışır. Duygu, algı, imaj satabilir... Siyahlar ve beyazlar. Şüphesiz bunlar önemli şeyler. Eğer, sadece bunlar ise kazanımlar ve sorumluluklar, iletişim için de bir Higgs ekibi kurmak gerekiyor. Herşeyde olduğu gibi iletişimde de gri alanı bulmak zorundayız. Dikkat çekmeye çalıştığım iletişim dünyasında da varolmanın gerçek nedenini bulmak gerekliliği. Bir problem olduğu kesin. Herkesi kapsamıyor ama, inanmadığın halde inanmış gibi yaparak, birilerini kandırma yaratıcılığı ile iletişimde gerçeği, hadi orta yolu, neyse o gri yolu bulma çabasının bir panelini hayata geçirelim. Bu panel içimizde olsun önce, sonra dışa vuralım. İşte, o zaman bu devasa ekosistemde gerçek yeri bulmuş oluruz.
Bayram klasikleri
Yok yok bayram kredileri, kredili kurban kesme, tatil turları filan değil bahsedeceğim. Başka. Bu Kurban Bayramı Cosette’ye bayramlık hediye edebilir, ona kurban eti verebilir, Çavdar Tarlası’nda çocuklar gibi dolaşabilir, Kaiken’inizi temizleyebilir, komşulardan Şeker Portakalı toplayabilirsiniz. Lunaparkta Mantık’ut Tayr tüneline girebilir, sokakta Ecinniler’le top oynayabilirsiniz. Olmadı mimozaları sürgünden kurtarabilir, sesinizin dağlardaki yankısını duyabilir, Tesla’nın kutusunu açabilirsiniz. Ha Felatun Bey ile Rakım Efendi’nin elini de öpebilirsiniz. Bir çok şey yapabilirsiniz, ama kitap da okuyabilirsiniz.