Zor ve uzun bir ameliyat geçirdi. Hayati tehlikesi devam ediyor. Bir süre uyutulacaktır. Uyandıktan sonra nasıl bir tablo ile karşılaşılacağı da meçhul. Nörolojik olarak da belli kısıtları olabilir. Doktorlar en kötüsüne hazırlar. Benzer süreçleri yaşayanlar bilir. Bu bazen de hasta yakınları için bir teselli olur. Umalım ki doktorlar en en kötü ihtimalle konuşuyorlardır. İnşallah Sırrı Süreyya Önder biran evvel sağlığına kavuşur.
Bir kere, bir yayında kendisinin bir değerlendirmesi mevzu bahis olmuştu, yanlış hatırlamıyorsam 2014-15'lerdi. Çözüm sürecinin içindeydik. Bugünden farklı olarak aktörler daha dikenli konuşuyordu. Sırrı Süreyya Önder o zaman da bardağın kısmen dolu tarafına bakanlardandı. Gerçekten istiyordu çünkü, sorunun çözülmesini, PKK'nın silah bırakmasını. Ama bunun karşılığında devletin belki bugünkü umumi tablodan farklı olarak daha fedakar olması gerektiğini düşünüyordu. Özerklik talebi baskın şekilde dile getiriliyordu falan. Konuşmanın içeriğini hatırlamıyorum ama ağzıma geleni tutmamış, "Sırrı Süreyya Önder söyledi diye ille de doğru mu yani, Sırrı Süreyya Önder saçmalamış olamaz mı" gibi bir şey söylemiştim. Yayından sonra hemen aramış ve ekrandaki sohbetin gülerek devamını getirmiştik.
Bu minik anekdot bana kalırsa Sırrı Süreyya Önder'in meseleleri ele alışı hakkında çok şey söylüyor. Ahali zaten onu Meclis'i idare ederken sergilediği pozitif haliyle tanıyor. Müşkül durumlarda bile bir şekilde mizah katarak konuşmayı tatlıya bağlamayı başaran bir karakteri var.
"Fikirlerini beğenelim ya da beğenmeyelim diyerek başlıyor insanlar konuşmaya. Galiba en büyük eksikliğimiz bu; fikirlerini beğenmediğimiz insanlarla hoşsohbeti özlemişiz. Sırrı Süreyya Önder için, içinde insanlık olan herkes dua etti. Kimi en yakınından etti duayı, kimi Önder'in üstlendiği role verdiği ehemmiyetle... Anladık ki herkesin desteklediği bir süreç yürüyor şu anda. Herkesin inandığı bir süreç. Dağın tepesine kadar taşınan tuz torbası aşağı yuvarlanmasın, bu kısır döndü artık kırılsın, her şeyi normalleştirecek o adım artık atılsın istiyor herkes.
Sırrı Süreyya Önder, Devlet Bahçeli'nin başlattığını düşündüğümüz PKK'nın feshi sürecindeki yapıcı rolünden dolayı değil sadece, bence kendisi zaten böyle bir sürecin aktörü olabilecek az sayıda kişiden biri olduğu için de bugün Türkiye'yi birleştiren bir etki yarattı.
Bazı insanlar mayalarlar.
İyi bir senarist, iyi bir yönetmen olarak temayüz etmişken ve çok daha büyük işler yapabileceği bir eşikteyken siyasete girdi. BDP, HDP, DEM'in PKK vesayetindeki çizgisini benimsediği için değil, bir şeylerin değişebileceğine inandığı için oradaydı. Varlığıyla orayı da mayaladı.
Çünkü sorunun çözülmesini gerçekten istiyordu.
"Sırrı Süreyya Önder saçmalamış olamaz" mı dediğimde de asla tasvip edemeyeceğim o siyasi hareket içindeki varlığını böyle görüyordum. Ekim ayında başlayan ya da görünür hale gelen yeni süreçteki rolü bu bakımdan da çok kıymetli.
Bu vesileyle şunu bir kez daha gördük. Türkiye'yi sadece felaketler değil ne güzel ki iyi şeyler de bir araya getiriyor. Devlet Bahçeli'nin hastalığı sırasında onun için edilen duaların bir yerinde PKK'nın kendini feshetme sürecindeki rolü vardı. Sırrı Süreyya için edilen dualarda da aynısı var.
Can sıkıcı gelebilir; "böyle olmasa dua edilmeyecekti mi" diye sorulabilir. Elbette edilecek ama siyasetçi olmak böyle bir şey, bazen işiniz, işleviniz kendiniz olmanın ötesinde kıymet kazanır.
Sırrı Süreyya Önder'e dua ederken Türkiye'ye dua ediyoruz.
Ahalisinin birbiriyle derdi zaten yok, Türkiye herkesin, hepimizin.
Sırrı Süreyya için duaya devam.
Türkiye için duaya devam.