7 Ekim sabahı Şırnak Silopi’de iki gün önceden planlanan bir eylem gerçekleşir. Eylem eş zamanlı olarak beş okulda öğretmenler alıkonularak yapılacaktır. Amaç okul boykotlarında istenen desteği alamayan örgütün eylemlerde ikinci aşamaya geçerek öğretmenlere gözdağı verip eğitim öğretim faaliyetlerinin aksamasını sağlamaktır. Bu doğrultuda ilçe merkezinde Gazipaşa İlkokulu, Cumhuriyet İlkokulu, 23 Nisan İlkokulu ve Sevgi İlkokulu ile Ortaokulu eylem adresleri olarak belirlenir.
Gerçekleşen eylemin ayrıntılarını okulun adını saklı tutarak biraz açalım.
Saat 10.15 dolaylarında ellerinde silahlarla maskeli kişiler okulun alt katından başlayarak üst katlara doğru sınıflara girerek kimi öğretmeni kollarından kimisini de arkadan itekleyerek zorla okul bahçesine çıkartırlar. Okul içinde 6-7 kişilik ekibin yanında bahçede bekleyen örgüt elemanları ile teröristlerin sayıları daha da artar. Silah bakımından donanımlı olduğu gözlemlenen teröristler öğretmelerin sıraya geçmesini ister. İlk başta öğretmelerin kimlikleri ile beraber cep telefonları tek tek toplanır. Okuldan çıkartılıp ara sokaklardan geçirilerek bir alana getirilen öğretmenlerden hilal şeklinde pozisyon almaları istenir. Bu alan diğer okullardan getirilecek olan öğretmenlerinde toplanacağı alandır. Hiç birine zarar verilmeyeceği ve uyarılardan sonra serbest bırakılacakları o an bir örgüt elemanınca ifade edilir.
Amaçlarının Kürtçe eğitim olduğunu seslerini ise devlete duyurmaya çalıştıklarını söyleyen teröristler, öğretmenlerin cep telefonlarını karıştırdıktan sonra nüfus kimliklerinin resimlerini çekerler. Sonrasında ise öğretmenlerin yüzleri tek tek kamerayla kayda alınır.
Asıl amaçlarının ne olduğuna dair konuşmalar sonradan gelir. ‘Bilgileriniz ellerimizde artık, sizin burada can güvenliğiniz yok. Bir daha okula gelecek olursanız okul yolunu mayınlı bombalı bulabilirsiniz, olmadı okulu başınıza yıkarız, Şırnak’ı terk edin! Annenizin babanızın yanına gidin! Üst mevkide kimsenin çocuğu buraya gelmiyor. Sizi kullanıyorlar!’ sözleri propagandanın psikolojik seviyesini gösteriyor. ‘Siz devleti temsil ediyorsunuz bir suçunuz yok ama bizi dinlemeyip gitmezseniz öleceksiniz’ uyarıları defalarca söyleniyor.
Bu olay sadece sizin okullarınızla kalmayacak tüm Kürdistan’da diğer okullarda da uygulanacak dedikten sonra istifa edin gidin ve başka iş yapın uyarısı yapılıyor. Ve en sonda gidin bunları milli eğitime anlatın diyerek alınan kimlik ve cep telefonları dağıtılıyor.
‘Buraya üst düzeyde olanların çocukları gelmiyor, sizi kullanıyorlar’ derken gizli kalması adına isim vermeden söyleyelim hala orada öğretmenlik yapan üst düzey bürokratların eşleri ve çocukları o bölgedeler, bölgenin insanlarının çocukları için oradalar. Örgüt liderlerinin çocukları neden kendi aralarında değil de şuan Avrupa’da öğrenimine devam ediyorlar diye düşünmeyen teröristlerin görevlerini yapan öğretmenlere sizi kullanıyorlar demesi de manidar.
Amacının gerçekten Kürtçe eğitim olduğu şüpheli olan bir örgütün bu propagandasının hedefi okulları dağa eleman göndermede engelleyici faktör olarak görmeleridir. Öğretmenlere buralara gelmeyin baskısını yapan teröristlerin eylemlere destek vermeyen Kürt öğretmenleri de tehdit etmelerinin sebebi dağa çıkışın önüne engel olan her şeyi ortadan kaldırmaktır.
Bu olayın yaşandığı gün Ankara’da görev yapan bir Kürt öğretmenin sözlerine şahit oldum; ‘Ben yıllardır burada görevimi yapıyorum, nasıl kimse bana buradan git veya istifa et deme hakkına sahip değilse bu kendini bilmezler de orada görev yapan öğretmenlere buradan gidin deme hakkına sahip değildir.
Diyeceğim bir söz var, keşke beni duysalar dediğinde, nedir hocam o söz diye soruyorum, kaşlarını çatarak ‘Siz kimin bağından kimi kovuyorsunuz’ diyor. Bize de onun bu sözünü duyurmak kalıyor.