Sınav dönemi yaklaşıyor. Her yaş grubundan yüzbinlerce çocuk ve genç sınavlara hazırlanıyor.
Peki gençler sınav stresi, ailelerin baskısı ve gelecek kaygısı gibi zorlukları aşıp nasıl başarılı olacaklar?
İşte sınavlara hazırlanan herkes için SINAV GERÇEKLERİ
Öncelikle size söylenen birçok şeye inanmayın.
- “Bu sınav senin hayatının sınavı” diyecekler, YALAN! Kendisi sınav olan bir hayatta sınavlar hiç biter mi?
- “Şu sınav bitsin rahatlayacaksın” diyecekler, YALAN! Hayat bir mücadele, aştığınız her engelden sonra bir sonraki gelecek. Bir sınava odaklanırsanız, onu aştığınız anda karşınıza çıkan yeni engel bocalatacak sizi. Mücadelenin kendisine odaklanın, bir sınava değil.
- Herkesin kapasitesi, ilgisi ve başarılı olacağı alanlar aynı değildir. Eğer bir türlü anlayamadığınız bir ders, bir konu varsa üzülmeyin, elinizden geleni yapıp gerisini bırakın. Bir alanda başarılı olamadığınızda da kendinizi yeteneksiz, beceriksiz hissetmeyin, sadece sizin yetenekli olduğunuz alan o değildir, o kadar.
- Ailenizin (genel anlamda da çevrenizin) stresini yönetmeye çalışın, çünkü sizi en çok strese sokan onlar. Bunun için de onlara, onları şaşırtacak derecede gülümseyen ve kendisine çok güvenir bir profil sunun. Gerçek olmasa da bir süre sonra önce onların modu, sonra da onlara bağlı olarak sizin modunuz değişecek.
- Sağlığınızı asla tehlikeye atmayın. Hiçbir diploma, sahibinin sağlığından daha önemli değildir. Hiçbir kariyer, sağlık olmadan işe yaramaz. Kendinizin birinci öncelik olduğunu, sınavın, kariyerin ve başarının hiçbir zaman onun yerini alamayacağını unutmayın. Kendinizi motive edin, ama sağlığınızdan olacak kadar zorlamayın. Bedenlerimizin bize emanet olduğunu unutmayın.
Sadece başarılı bir hayat, eksik bir hayattır.
Sadece mutlu bir hayat da eksik bir hayattır.
Mesele hem başarılı, hem mutlu olabilmektir.
Sırf sizi daha başarılı yapacak diye sınavların sizi mutsuz etmesine izin vermeyin.
Komik olmayan Alman komedyen ve Erdoğan’a yazdığı şiir
Bir Alman televizyoncu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretlerle, küfürlerle dolu bir şiir yazmış.
Adını özellikle yazmıyorum bu televizyoncunun ama kızdığımdan filan değil. Çok gereksiz bulduğumdan. Basit, silik bir tip.
Üzüldüm.
Tek kelimeyle üzüldüm, ama ne bu şiirden, ne yazan şarlatandan, ne yayınlayan kanaldan, ne yayınlanmasına izin veren Almanya’dan dolayı.
Bu işin tek kabahati bizlerin, Türk insanının.
Böyle bir videonun yayına girmeden önce en az 10 kişinin kontrol etmediğini, kanalın “bunu yayınlarsak ne olur, ne olmaz?” diye toplantılar yapmadığını, devlet yetkililerine ve hukukçulara danışmadıklarını filan mı sanıyorsunuz?
Yani bu ekrandaki tip kendisi çekti, kendisi yayınladı, öyle mi?
Ben size söyleyeyim yayın toplantısında ne söylediklerini;
“Bunlarda böyle muhalif içeriklerden büyük haz duyan çok fazla insan var. İçeride elbette rahatsız olanlar da olur ama büyük bir mutlulukla bu videoyu paylaşanlar da olacaktır. Ondan sonra zaten birbirlerine düşer, bize yönelik bir aksiyon almaya enerjileri kalmaz.”
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir lider halkının %100 desteğini almıyor.
Dünyanın her yerinde, her ülkesinin lideri eleştiriliyor. Beğenmeyenler hatta nefret edenler olabiliyor.
Türkiye’de de Recep Tayyip Erdoğan’dan önceki cumhurbaşkanlarını da sevmeyenler, nefret edenler vardı, bundan sonra gelecek cumhurbaşkanlarını da olacak.
Temel mesele, her eleştiriye, her hakarete, her nefret söylemine sırf içimizdeki muhalif düşünceden dolayı “atlamamak”.
Savaşın bile bir onuru varken muhalif olmanın yok mudur?
Düşmanın düşmanı nasıl dost olabilir? İnsan bu kadar onursuz mudur?
Aile bireyleri aile içinde birbirine kızar, küser. Birbirleriyle kavga eder. Ama dışarıdan biri gelip bir ailenizden birine saldırdığında, sırf siz de onunla küssünüz diye ondan mı taraf oluyorsunuz?
Babanızla aranız bozuk diye sokakta ona birisi yumruk salladığında babanızın arkadan kollarını mı tutuyorsunuz?
Muhalefetinizi adam gibi yapın;
Farklı görüşte olduğunuzda fikirlerinizi adam gibi açıklayın;
Ve en önemlisi her ne olursa olsun bu ülkenin bırakın reisicumhurunun, herhangi bir sıradan vatandaşının bile kılına zarar vermek isteyen biri olduğunda karşısında dimdik durun.
Ülke içinde ne mücadelemiz varsa verelim, ama birbirimize zarar vermek uğruna el oğluna fırsat vermeyelim.