Güven ve istikrar odaklı 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’nin zaferini ilan etmesinden sonra önceki gün de kabine kurularak yeni bir aşk ve yeni bir heyecanla çalışmalara başlandı. AK Parti’nin seçim beyannamesinde yer alan sosyal politikalara ve çalışma hayatına dönük vaatler nedeniyle iki Bakanlığın çok önemli bir fonksiyon icra edeceğini düşünüyorum.
Bu bakanlıklardan birincisi Sayın Süleyman Soylu’nun başında olacağı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, diğeri de yine Sayın Sema Ramazanoğlu’nun yönetiminde olacak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’dır. Paralel yapılanmanın çok etkin bir şekilde örgütlenmiş olduğu bu iki bakanlığa Sayın Süleyman Soylu ve Sayın Sema Ramazanoğlu’nun getirilmesinin tesadüf olmadığını düşünüyorum. Yeni dönemde paralel yapıyla etkin bir mücadele olacağını düşünüyorum.
Çalışma hayatında beklenen reformlar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, başta işçi, memur ve işveren tarafı olmak üzere, ilaç ve ecza üreticileri, özel sağlık kuruluşları, esnaf ve sanatkarlar, sanayi ve ticaret odaları, ziraat odaları gibi toplumun büyük bir kesimiyle doğrudan ilişkileri olan ve yapılan her uygulamanın doğrudan herkesi etkilediği bir bakanlıktır. Bu nedenle sosyal taraflarla ve diğer kesimlerle iyi bir diyalog ve etkili iletişim kanallarının olması gerekiyor.
Ayrıca yapılan mevzuat değişiklikleri ve uygulamaların herkesi etkiliyor olmasından dolayı son derece dikkatli hareket edilmesi gerekmektedir.
Son günlerde asgari ücret üzerinden yapılan tartışmalar ve yeni yılda asgari ücretin işveren maliyetinin düşürülmesine yönelik beklentiler, çalışma hayatında ivedilikle çözüm bekleyen konular hep sayın Süleyman Soylu’nun gündeminde. Asgari ücretin çözümü sonrasında da öncelikli konular bulunuyor,
Genel Sağlık Sigortasında;
- Geriye dönük borçların silinmesi,
- Zorunluluğunun kaldırılması ve prim ödemesinin isteğe/talebe bırakılması,
- Gelir tespiti sisteminin asgari ücretin üçte birinden fazla geliri olanlar için kaldırılarak, GSS primi ödeyecekler için asgari ücretin yüzde 5’i gibi sabit bir tutar üzerinden prim ödenmesi yönünde düzenleme yapılması,
-Ayrıca GSS borçlusu yaklaşık 5 milyon kişi bulunmaktadır. Bu kişilerin de borçlarının silinmesi yönünde bir yasal düzenleme yapılması beklentisi var.
1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu uyarınca tüm işyerlerinin çalışanlarının işe başlama ve ayrılışlarını emniyet veya jandarmaya bildirme yükümlülüğü 12 Eylül öncesi dönemde terör eylemlerini önlemek üzere çıkarılmış bir yasadır. İstisnasız her işyerini zor durumda bırakacak bu yükümlülüğün artık kaldırılması gerekmektedir. Zira zaten çalışanların bu bildirimleri SGK’ya yapılmaktadır.
10 kişi ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin özel sektör işyerlerinde eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde belirtilmesi yeterlidir. Bu işyerleri için ayrıca eksik gün bildirim formu ile eki belgeler aranmamaktadır. Ayrıca 10 işçinin altında sigortalı çalıştıran işyerleri için de bu uygulamanın bir an önce kalkması gerekmektedir.
Kıdem tazminatı sisteminde yaşanan sorunların çözümü amacıyla sosyal taraflarla diyalog içinde mevcut durum tespiti ve mevzuat çalışması yapılmalı. Bu çalışmayla Türkiye’de tüm çalışanların kıdem tazminatından yararlanmasının önü açılmalıdır.
Yine özellikle iş sağlığı ve güvenliği konusunda yaşanan büyük sorunlar var. Özellikle 1 Ocak 2016 itibariyle iş sağlığı ve güvenliği çalışma sürelerinin artırılacak olması işveren maliyetlerini 2 katına yakın oranda artıracak.
İş sağlığı ve güvenliğinde elden geçirilip revize edilerek günün koşullarına uyarlanacak bir çok sorun var. İş güvenliğinin evrak tanziminden ibaret olmadığı ve tamamen saha ve uygulama ağırlıklı olmasına dönük düzenlemeler yapılmalıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Süleyman Soylu’nun kısa bir zaman içerisinde sosyal tarafların beklentilerini dikkate alarak ve uygulamada yer alan ve yukarıdaki gibi birçok sıkıntıyı çözeceğini düşünüyorum.