Varşova Paktı dağıldığında Türkiye’nin hazırlıksız yakalandığının şahidi olduk. Sovyetler Birliği çöküşü sonucunda yeniden bağımsızlığına kavuşan dindaşların, kandaşların yeni siyasi haritanın çizilmesinde yer almasıyla Türkiye, ciddi görevlerin omuzlarına indiğini gördü ve derhal harekete geçmek gerekiyordu. O zamanlar gönül insanları, dava anlayışı taşıyıcıları çeşitli organizasiyonlar düzenleyerek bölgeye ve onun sorunlarına kucak açtılar. Rahmetli Türkeş Bey ve Erbakan Hoca’nın ufkun ötesini görme kabiliyetleri, bu yolda olan cefakar insanları organize etme gücünü ortaya koydu. Bir tarafta Turan ülküsü diğer tarafta Müslüman dünyasının kurtuluşu mefkuresiyle yardıma koşma çabası, muazzam bir emeğin hikayesini yazdı.
Bunu yaparken ise hazırlıksız yakalanmasına rağmen, devlet de hareket halindeydi.
Bu hazırlıksız yakalanmanın telaşıyla TİKA isimli Türkiye’nin Varşova sonrası tarihinde önemli eserler bırakan kurumu kuruldu. Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı üzerinden Türkiye devleti, ulaşmadığı en küçük nokta bile bırakmadı.
İşin başında sadece kültürel projelere, küçük ölçekli desteklerle kendini ifade eden kurum, Erdoğan’la birlikte stratejilerini de büyüttü.
Özellikle Hakan Fidan döneminden itibaren TİKA, cesurca projeleri desteklemekten sakınmadı. Sadece devletten devlete değil, artık halktan halka yardım anlayışının Türkiye devletinin de temel felsefesine oturtmak gibi önemli bir misyonu da gerçekleştirebildi. En milliyetçi projeler bile Hakan Fidan döneminde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanını ikide bir Türk’lükle sorunu var eleştirisine boğanların acaba haberi var mı ki; Erdoğan döneminde TİKA Türkmenistan’ın steplerindeki Sultan Sancar türbesinden tut da, Moğolistan’daki Orhun Abidelerine kadar Türk’ün en ufak değerlerinden tut, en büyük değerleri de yeniden restore edildi, yeniden inşa edildi ve yeniden kendi değerine kavuştu. Tüm bu projelerin açılışında bizzat Erdoğan’ın kendisi bulundu.
Osmanlı’nın Kafkasya’daki “mezalime dur” deme harekatı olarak bilinen Kafkas İslam Ordusu harekatının ilk defa belgelendirilmesi ve Azerbaycan’ın ve tümüyle Kafkasyanın kahramanı olarak tarihe geçen Nuri paşanı türkiyede bile bir çokları bilmezken onun hikayesinin belgeselleşdirilmesi projesinin de öncüllüyüni TİKA ve özellikle Hakan Fidan desteklemiştir.
İçinde bizzat bulunduğum bu projenin her aşamasında, bu fedakar insanların hangi sevdayla duruma hakim olduklarının, “daha fazla ne yapabiliriz” sorusuna cevap arayışının şahidi oldum.
Nuri Paşa’nın ve Türk Ordusu’nun Bakü’ye, Azerbaycan’a gelişine teşekkür babında olan ve Azerbaycan bestekarı Üzeyir Havcıbeyli’nin bestesine, sözleri ise şehit şair Ahmet Cevat’ın yazdığı “Çırpınırdın Karadeniz” eserinin, Azerbaycan’ın çok değerli sanatçısı ve Türk Müslüman dünyasına sanatıyla hizmet veren AZERİN’nin yorumuyla, yeniden hayat verdiği bu muazzam eserin belgeselleştirilmesi de TİKA’nın ve bizzat o zamanki Başbakan Erdoğan ve TİKA Başkanı Hakan Fidan desteği ile gerçekleştirildi. Bu eser ilk defa cd haline getirildi. Türkiye’de ve Azerbaycan’da galalar yapıldı ve Türk’ün şanlı tarihi yeniden günümüze uyarlanarak halkımıza takdim edildi.
Şimdi bunları niye yazdım durup duruken? New York Times Gazetesi’nin saçmalığına anlam aramaya gayret etmeye çalışıyorum sadece. “TİKA teröre destek veriyormuş!”
Bu haberin yalanına değil de, bu kadar önemli gazetenin ne hale geldiğine üzüldüm. Bir de bize, “insan ve kurumların şahsiyetine hakaret içeren anlayışların, gazetecilik olmadığını” anlatmaya çalışan Amerikan medyasının bu gününe gülmek geldi içimden.
TİKA’nın ne yaptığını araştırmak için özel bir zekaya sahip olmak gerekmez. Sadece incelemek yeterli olacak. Eğer maksat gerçeği görmekse, onu görürsen. Yok, maksat bir başarıyı ezerek, ülkeyi itibarsızlaştırmaksa, o zaman TİKA’nın Kosova’daki Camiye harcadığı muazzam emeğine gölge düşürecek haberin verilmesi sadece bahane olarak bilinir. Gerçi artık, Amerikan medyası itibarsız bir mercidir, şahsen benim için! Bu haberin Türkiye’deki ayağının bu kadar çabası ise pek manidardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun yeni Türkiye eserinden Başbakan Davutoğlu’nun ufkun ötesini gören vizyonu ve cesaretinden hep mazlumun yanında duran ilkesinden taviz vermeyen İHH’dan ve onun mert yürekli başkanı, mefkure adamı Bülent Yıldırım’dan, masum mavi Marmara’dan, IŞİD’in elindeki rehine Türk vatandaşlarını ülkeye geri getirme operasyonuyla ne kadar başarılı ve doğru seçim olduğunu gösteren Hakan Fidan’dan, Suriye’ye, Türkmen’lere giden yardım tırlarından terör malzemesi çıkartmaya çalışanların şimdide yeniden TİKA üzerinden “terör örgütüne yardım” adıyla uydurma, masal yaratma çabaları komik olmaya başladı. Bu isimlerini yazdığım kişi ve kurumların ne yaptığını, yaptıkları şeylerin halktaki etkisini, bir de bizim gözümüzle görün, ağzımızdan dinleyin diye yazma gereği hissettim. Onlar bizim için birer kahramandır. Bilmem anlatabildim mi?