Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bahçesinde oturmuş diyor ki, “Suriye’ye girerse Türkiye kan gölüne döner.”
Diyor ki, “Ben Kandil’in açıklamalarına karşı bir şey söylemeye yetkili değilim. Ama Türkiye Suriye’de bir güvenli bölge kurmak isterse bu bir iç savaşın fitilini ateşlemektir.”
Diyor da diyor... Hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bahçesinde, bir milletvekili olarak diyor..!
“İç savaş” diyor, “kan gölü” diyor, “Her evin önüne tabutlar gelir” diyor... Diyor, diyor, diyor... Hem de bir Türkiye milletvekili olarak..!
Diyor ki, “Süreci bitirecek tek bir irade vardır o da Sayın Öcalan.”
O öyle diyor... Şımartılmış PKK terör örgütünün silahlı kanadı ise “Ateşkes bitmiştir” açıklaması yapıyor.
Diğeri tiyatral gösteri edasıyla, “Bu ordunun Dağlıca’ya uçak kaldırması AKP-MHP koalisyonuna çanak tutmaktır” diyor.
Suriye meselesiyle ilgili, “Bu AKP’nin savaşıdır. Evladı askerde olan bütün ailelerin bu savaşı engelleyebileceklerini düşünüyorum” diyor.
Bunu diyen daha birkaç gün önce, “Sürecin sahibi HDP’dir. AKP’ye ihtiyacımız yok MHP ile de süreci götürürüz” de diyordu!
Bir başkası, “Siz sınırımızda IŞID’i mi istiyorsunuz? Kürtlerin sınırda olmasından neden rahatsızsınız?” diyerek perdeleme yapıyor. Karşısındaki, “Kürtleri demeyin, PYD’yi deyin. Zira PYD hakim olduğu bölgelerden yüz binlerce mütedeyyin Kürt’ü Kuzey Irak’a, Türkiye’ye sürmedi mi?” diye soruyor.
Cevap yok, perdelemeye devam ediyor..!
HDP’nin milletvekilleri Suriye’nin Türkiye sınırında olup bitenleri yorumlarken, Suriyeli bir vekil edasıyla, hadi söyleyeyim PYD’nin milletvekili gibi yorumluyor, olaylara o veçheden bakıyor!
Türkiye’nin bütünlüğü, iç barış, umurlarında değil!
Varsa yoksa Kürt ulusal kimliği... Varsa yoksa kendileri gibi düşünenlerin Kürtlerin tamamını temsil ettiği yalanını empoze etmek ve dayatmak!
Süleyman abiyi unutma, unutturma
Türkiye olağanüstü günlerden geçiyor. Hem içeride hem dışarıda sıkışmış durumda. İçerideki sıkışıklığın dışarıdakilerin işbirlikçilerinden kaynaklandığının en güzel örneği yukarıda naklettiklerimdir.
Dün Star’da Ahmet Kekeç yazdı, “Süleyman abiyi unutma, unutturma!” diye. Orada Rojava gerçekliğini, PKK’nın yeni pozisyonunu, HDP’nin alacağı rolü, İmralı sakininin nasıl tasfiye edileceğini, sonra Barzani’ye nasıl bir tuzak kurulduğu hepsi anlatılıyor. Yeni Şafak’tan Salih Tuna’nın altını çize çize tekrar hatırlattığı o meşhur telefon konuşmasının dökümü de var.
Sonuç şu: Amerikan güdümündeki bir grup, İsrail’in (Güney’deki sevilen ülke) lojistik desteği ile hem “serok” dedikleri Abdullah Öcalan’ı tasfiye ediyor... Hem Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani’ye ayar veriyor... Hem Suriye’nin kuzeyinde PYD üzerinden bir hat kuruyor... Hem de Türkiye’de silahlı çatışma günlerine dönüşün yolları aranıyor.
Sözü burada, IŞID’i koçbaşı gibi kullanan iradenin coğrafyamızı ne hale soktuğuna getirmek gerek. Irak’ı paramparça yaptı. Suriye’yi paramparça yaptı. Etnik milliyetçilikleri körükledi. Mezheplerarası ayrışmanın fitilini ateşledi. Şimdi sorun Türkiye sınırına geldi dayandı.
Türkiye eğer büyük bir devlet ise ki öyle olduğunu düşünüyorum. Bu oldubittiye dur demeli!
Güvenli bölge ise güvenli bölge, havadan ve karadan kontrolse kontrol... Ne gerekiyorsa yapmalı.
Yoksa, HDP’nin vekillerinin parmak sallayarak, tehditkar üsluplarla Meclis bahçesinden söylediklerinin etkili olduğunu düşüneceğim..!