Bayırbucak’tan iyi haberler gelmiyor. Oradaki kardeşlerimiz direniyor ama ellerindeki silâhlarla nereye kadar? Türkiye kamuoyunda oluşan hassasiyetle bir dalgalanma oldu ama yetersiz. Tamam maddi yardımlar ulaşıyor ama ya kendilerini savunacak silâhlar? Ölüler yemek yiyemez ki! Maalesef Bayırbucak’a gidip gelen kardeşlerimizin anlattıklarıyla hayal kırıklığına uğradım. Türkiye’de alttan alta estirilen “Ne gerekiyorsa yapılıyor” havası maalesef gerçeği yansıtmıyor.
21 Kasım tarihli “Bayırbucak’a yardım demokrasiye aykırı değil” başlıklı yazımda bir hususa dikkat çekmiştim: “Bayırbucak’ta kardeşlerimizin talepleri acil olarak yerine getirmek boynumuza borçtur. Hükümetin en tepesindeki isimler bu yardım işlerini alt kadrolara havale etmemeliler. Alt kadroların, yukarıdan gelen “Ne gerekiyorsa yapın” emrini, mevzunun aciliyetini kavrayamadıklarından savsakladıklarını yönünde haberler geliyor. Aman dikkat...”
Mezkûr yazıda bahsettiğim alt kadrolar savsaklamaktan da öte neredeyse ihanet sayılacak işler yaptığı gelen haberler arasında. Mevzu, ilgili kişileri Ankara’ya çağırıp “Bir daha olmasın” demenin ötesinde. Bayırbucak’ta vatan savunması yapılıyorken “kol kırılır yen içinde kalır” diyemeyiz. İvedi olarak müdahale edilmeli.
Bayırbucak savunması Türkiye’nin bekâ meselesidir. Hududumuzu ihlal eden Rus uçağını vurmak nasıl bir doğru tavırsa, Bayırbucak’taki kardeşlerimize kendilerini savunmaları için gerekli tüm araç ve gereçleri ulaştırmak da doğru tavır olacaktır. Buna kimsenin itiraz edecek hali yok. Türkiye’deki solcular Esad için savaşacak adam toplayıp Suriye’ye gönderiyor, onlara bir şey diyen var mı? Kobani’yi işgal eden PKK’ya canlı yayında yapılan yardımları unutmadık! Türkiye’nin de kendi soydaşlarını, dindaşlarını korumak için hamleler yapmasından daha tabi ne olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten kadroların Suriye mevzuundaki tarihî duruşunu alt kadrolar anlayıp verilen görevleri yerine getirselerdi şimdi Suriye hakkında başka şeyler konuşuyor olurduk. Bir kişinin küçük bir ihmâli yüzünden vatan topraklarının, canların kaybedildiğini tarih kitaplarında okuyoruz. İşi sıkı tutalım da tarih tekerrür etmesin.
Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, Sabah Gazetesi’nden İsa Tatlıcan’a konuşmuş. Dün yayımlanan röportajda Abdurrahman Mustafa uluslararası güçlerin Bayırbucak üzerindeki planlarını anlatmış:
“Bayırbucak bölgesinin sahil tarafı olan Bucak kısmı rejimin elinde. Bayır yani Türkmen Dağı bölgesi ise Türkmenlerin elinde. Bayır bölgesi Hatay ile sıfır noktadadır. Rusya işte bu bölgeyi vuruyor.
Suriye’de iki büyük proje var. Kürt koridoru olacaksa Bayırbucak bölgesinin alınması gerekiyor. Nusayri devleti kurulacaksa ve Bayırbucak Türkmenlerin kontrolünde olursa Türkiye ile sınır olamayacaksın. İki projede de Bayırbucak bölgesinin düşmesi gerekiyor.
(...) Rusya DAEŞ bahanesiyle ilk Türkmenleri vurdu. Rusya’nın yüzlerce yıllık Akdeniz’e açılma planı vardı. Osmanlı buna izin vermedi.
- Peki yapılmak istenen nedir?
Aynı Bosna savaşında olduğu gibi. Bosna savaşında Sırplar önce katletti. Sonra katledip çaresiz bıraktığı bir toplumu barış masasına zorladı. Burada da Bosna’nın benzeri yapılmaya çalışılıyor. Rusya önce Türkmenleri katledip sonra barış masasına oturtmaya zorlayacak. Bizi öldürüp, katillerimizle masaya oturtmaya çalışacaklar. Ama buna Türkmenler ve Türkiye izin vermeyecek. Denizden, karadan, havadan saldırıyorlar. Buna rağmen bizim gençlerimiz buna izin vermiyor, kahramanca vatanlarını koruyorlar.”
Bayırbucak’taki kahramanların koruduğu vatan Anadolu’dur. Silâhlar Anadolu’ya!..