Öcalan’ın beklenen açıklaması nihayet yapıldı.
2013 Nevroz’unda “Silahlı mücadele dönemi bitmiştir” diyen Öcalan şimdi kesin bir dille örgütüne silahlara veda çağrısında bulunuyor.
Kuşkusuz bu açıklama tarihi önemdedir. “Silah yerine siyaset”in önerildiği bu açıklama 10 maddelik bir müzakere taslağıyla birlikte açıklandı. HDP heyetiyle hükümet yetkililerinin ortaklaşa yaptıkları açıklamaların özü ne kadar tarihi önemdeyse bu birlikteliği gösteren resim de bir o kadar tarihi önemdedir. Çünkü bu resim, Cumhuriyet tarihinde bir ilke işaret etmektedir.
Demirtaş’ın sorunlu söylemi
Kandil’den yapılan ilk açıklamalar, Öcalan’ın çağrısına uyulacağı belirtilmekle beraber İmralı duyarlılığıyla örtüşmeyen bir dile sahip.
İmralı’nın dili ile Kandil’in dili bu süreçte örtüştürülmezse samimiyet sorunu belirir elbet.
Demirtaş’ın dili de ziyadesiyle sorunlu bir dil...
Çözüm sürecinin garantörlüğünü büyük bir cesaretle üstlenen AK Parti Hükümetinin samimiyetini düşmanca bir dille sorgulamaya yaslanan bir dil, çözüm sürecine zarar verir.
Bu tarihi açıklamanın birlikte yapılıyor olmasının tarihi anlamının farkında olmayan Demirtaş’ın “Beyaz Türkleri” memnun etmek adına Kürt kitlesini AK Parti düşmanlığına doğru sürüklemeyi marifet bilen sert ve sekter açıklamalarının asıl çözüm sürecinin ruhuyla bağdaşmadığını bu ülkenin Kürtleri anlamalı.
Demirtaş’ın söylemi; ne Öcalan’ın 2013 Nevroz’undaki söylemiyle, ne de 28 Şubat’taki söylemiyle örtüşüyor...
Bu çelişkinin ortadan kaldırılması, yani söylemsel tekliğin sağlanması çözüm süreci açısından hayati bir öneme sahiptir.
Demirtaş’ın AK Parti’yi siyasi bir rakip olarak değil imha edilmesi gereken bir düşman olarak gören söylemi, Öcalan’ın 2013 Nevroz’unda ve 28 Şubat 2015’te yaptığı açıklamadan derin rahatsızlık duyan kişi ve çevrelerin söylemiyle örtüşüyor...
AK Parti’nin iktidara gelmesi halinde çözüm sürecinin zarar göreceğini söyleyen Demirtaş’a sormak lazım: CHP ve MHP iktidarında mı PKK’yı dağdan indireceksiniz? Öcalan’ın sorunun esastan çözümü için öngördüğü yeni anayasayı CHP ve MHP ile mi yapacaksınız?
“Beyaz Türkler”in idolü haline dönüştürülen Demirtaş’ın AK Parti’yi iktidardan alaşağı etme çağrısı, gerçekte çözüm sürecinin siyasi sabotajından öte bir anlam taşımıyor.
Öcalan’ın önerdiği 10 madde
Öcalan’ın silahların bırakılması için önerdiği maddeler, özü itibariyle müzakere edilebilir maddelerdir.
Bu maddelerin Hükümet yetkilileriyle birlikte açıklanmış olması ortada bir uzlaşı metninin olduğu anlamına gelmiyor.
Hükümetin bu başlıkları müzakere edilebilir bulması, içerik üzerinde bir mutabakatın sağlandığı biçiminde yorumlanmamalıdır.
Ortada ne bir dayatma söz konusudur, ne de bir taviz... Bu maddelerin hiçbirinde Türkiye’nin birliğini bozacak bir öz bulunmamaktadır. Bu maddelerin içinde “Özerklik”in zikredilmemiş olması, çözüm sürecini baltalamak için pusuda bekleyenleri eminim ki çok üzmüştür...
Demokratik cumhuriyet, özgür vatandaşlık, kimlik tanımı, ortak vatan ve millet anlayışının demokratik ölçülerde tanımlanması, çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutlarının belirlenmesi, demokratik siyasetin tanımının ve içeriğinin ortaya konulması, demokrasi-güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak bir anlayış temelinde tanzim edilmesi gibi öneriler, kuşkusuz genel başlık itibariyle olumludur.
Müzakere
Söylemek bile gereksiz: Başlıklar müzakere edilirken elbette farklılıklar ortaya çıkacaktır. Mutabakat metni, bütün bu farklılıkların demokratik diyaloji yöntemiyle aşılabileceğine duyulan inançla ortaya çıkar. Yapılan açıklama bu ortak inancın ve niyetin ortaya konulmasından ibarettir. Bu bile tek başına tarihi önemdedir. Dayatmanın olduğu yerde ne müzakere olur, ne de demokratik diyalog...
Herkese kazandıracak bir süreç
Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde başlayan bu süreç, sabotajlara ve kırılmalara rağmen adım adım sona doğru yaklaşıyor. Erdoğan’ın sürecin en başında koyduğu ölçüler, kalıcı bir barış için olmazsa olmaz öneme sahipti. Erdoğan’ın dediklerini hatırlayayım isterseniz... Bu sürecin yeneni-yenileni yoktur. Bu süreç, onurlu bir barışla neticelendiğinde herkese kazandıracaktır.” Başbakanımız Davutoğlu, liderinin bıraktığı yoldan “selam”ın ruhuna yaraşır bir anlayışla ve kararlılıkla devam ediyor.
İlginç bir ihanet kardeşliği
Görünen o ki Demirtaş’ın Cihangir-Nişantaşı hattındaki destekçileri Öcalan’ın açıklamasından ciddi rahatsızlık duyuyorlar. Hatta bunu “Kürtlere ihanet” biçiminde yorumlayacak kadar ileri gidiyorlar.MHP’nin “ihanet” söylemi ile Demirtaş destekçilerinin “ihanet” söylemi, AK Parti düşmanlığında ortaklaşanların gerçek niyetini ortaya koyuyor.
Kandil
Kandil’e düşen; Hükümetin samimiyetini sorgulamak veya İç Güvenlik Yasası üzerinden şartlı-şurtlu açıklamalar yapmak değil; silahlara somut bir takvim çerçevesinde veda edeceğini açıklamasıdır.
Sahadan kamu düzenini bozan unsurların çekilmesi ve silahın oy devşirmek için bir tehdit unsuru olarak kullanılmaması öncelikle büyük bir önem arz ediyor.
Tarihi önemdeki çağrının alandaki uygulamalarla boşa çıkartılmaması gerekiyor.
Uygulamadaki samimiyet, sürecin herkese kazandıracak bir anlayışla nihayetini beraberinde getirecektir elbette.