Romanya, Macaristan, Yunanistan ve hatta İtalya’da zaten şike hep vardı... Ama Avrupa’yı saran dalga, Bochum savcısının soruşturması ve açıklamasıyla gündeme oturdu. Bu sırada, Almanya, Bulgaristan,Türkiye de devreye girdi. Daha sonra İngiltere ve İspanya’nın da rahat durmadığı ortaya çıktı. Fransa, Avusturya, Sırbistan ligleri bile kirli işin içindeydi.
Bunlar, bir şekilde açığa çıkan ülkelerdi. Şike yapıldığı halde resmi olarak belgelenemeyenlerin varlığı, hesapta yoktu. Temiz bir lig bulmak, neredeyse imkansız hale geldi. İddaa türü bahis oyunlarının, tehlikeli şekilde bütün dünyada yayılması ve büyümesi; şikeyi azdıran en büyük faktör oldu. Sistem kendi mafyasını yarattı. İş çığırından çıktı. O kadar ki, Vietnam’da bir bahis şikesi lideri yakalanıp, yargılanıp kurşuna dizildiği halde; bu illetin önü alınamadı. Hatta daha da azdı.
***
Platini UEFA’da göreve geldiğinde, bu konuda “Sıfır Tolerans” parolasıyla işe başladı. Ama görevini sürdürdükçe, şikenin salgın hastalık gibi yayılma hızını dehşetle gördü. Sıfır tolerans uygulayamazdı. Çünkü, bu pisliğin içine Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere ve Fransa gibi kafa ülkeler de bulaştığı için; “Şike yapanı affetmem” demek o kadar kolay değildi. Toplam 12 ülkeye sıfır tolerans uyguladığınızda, Avrupa futbolu çöker... Bu yüzden Platini, eski o sert ve gözdağı içeren tavrından vazgeçti. Yumuşadı... Hatta sıfır tolerans dediğine bin pişman oldu.
Suçlar ve sonuçlar, kovuşturma altındaki tüm ülkelerde hemen hemen aynı... Birine ya da bir kaçına ceza verip diğerlerini gözardı etmek olası değil. Ya hepsi ya hiçbiri...
UEFA ve Platini’nin yaşadığı bu paradoks, bir ölçüde Türkiye’ye yarıyor... Cezalar beklendiği kadar acımasız, sert ve ağır olmayacak. Ülkemizin adının, diğer ülkelere oranla daha fazla geçmesinin nedeni; Trabzonspor’un ceza yaptırımı konusunda UEFA nezdindeki baskısıdır. Binlerce insan, İsviçre’deki genel merkez binası önünde defalarca protesto gösterileri yaptı. Aynı şekilde Fenerbahçelilerin de, kendi haklarını koruma çabaları oldu.
Platini, Türkiye için (Göstermelik de olsa) bir şeyler yapmak zorundaydı. Yıkıcı ceza vermeye niyetleri yok. Onlar da işi sulandırmaya çalışıyor. Paniğe kapılmayın.