Yönetmen Jim Jarmusch imzalı Sadece Aşıklar Hayatta Kalır, kahramanları vampir olan sıradışı ve zarif bir aşk filmi.
Jim Jarmusch sinemasının en iyi özelliklerini bir araya toplayan şiirsel, nükteli, komik, entelektüel, melankolik ve romantik bir film Sadece Aşıklar Hayatta Kalır. İki vampir kahramana sahip olmasına rağmen son yıllarda izlediğimiz en zarif aşk filmlerinden biri ayrıca... Anne Rice’ın Vampir Günlükleri romanından ve ondan uyarlanan Neil Jordan filmi Vampirle Görüşme’de ele alınan ‘ölümsüz olmanın dayanılmaz ağırlığı’na gönderme yapıyor ama bambaşka bir öyküyle ve bambaşka bir tonda... Jarmusch hem vampir filmlerine hem aşk filmlerine tür olarak yenilikçi bir yaklaşım getiriyor. Filmin kahramanları olan vampir karı kocanın adları Eve ve Adam... Jarmusch onlara canavar değil insan gözüyle bakmamız gerektiğini vurgulamak için olsa gerek, Havva ve Adem isimlerini biçmiş! Birkaç yüz yaşındalar! Ve birkaç yüzyıldır evliler! Bir süredir ayrı yaşıyorlar... Romantik bir mübalağa değil de somut biçimde ‘ölümsüz aşk’ın nasıl bir şey olabileceğini mizahla, müzikle ve melankoliyle bu ilişki çerçevesinde anlatıyor Jarmusch.
İNSANLARDAN DAHA İNSANCIL VAMPİRLER
Adam, Detroit’teki evinde inzivaya çekilmiş, fani alemden umudu kesmiş, insanlara ‘zombi’ diyor, kendini rock müziğe vermiş, nadide enstrümanlar vb. topluyor. Ölümsüz olmasa altın vuruşla intihar etmeye hazır, Bohem hayatından bile bezmiş, uyuşturucu müptelası bir rock yıldızını andırıyor. Dr. Watson (Sherlock Holmes’ün yardımcısı gibi) ona hastaneden kan sağlıyor. Jarmusch’un vampirleri karanlık sokaklarda insan avlayacak, ağızlarından kan damlarken beyaz perdeye tıslayacak değil! Aksine asırlık birikimleriyle elbette uygarlık basamağında yükselmişler... İnsanlardan daha insancıllar! Yaşama sevincini kaybetmemiş, gezip tozmayı ve eğlenmeyi de dil öğrenmek ve okumak kadar seven, pek çok dil bilen, şahane bir kütüphaneye sahip Eve ise Tanca’da, hocası Christopher Marlowe’un (ünlü oyun yazarının ta kendisi! Filme bakılırsa Shakespeare diye okuduğumuz oyunları da o yazmış!) yakınında yaşıyor. Ona da Marlowe sağlıyor kanı... SAHK, Eve’in Detroit’e gelip (gece yolculuğuyla tabii!) Adam’a biraz hayat aşılamaya çalıştığı sırada sorumsuz, bencil ve insan kanı emmekten imtina etmeyen kızkardeşi Ava’nın çıkagelmesiyle gelişen olaylara odaklanıyor. Ama film, olay değil karakter odaklı. İki kahramanının değişen zamana ayak uyduramayışını, bedenleriyle değilse de ruhlarıyla yaşlanmalarını, onca yaşanmışlığın ve birikimin üzerlerinde yarattığı baskıyı ele alıyor Jarmusch. Vampir ömrü ölçülerinde Adam ve Eve orta yaş krizi yaşıyor, Ava ise henüz ergenlik çağında diyebiliriz... Filmdeki müzik kullanımı ders niteliğinde. Kendi de müzisyen olan Jim Jarmusch’un kişisel zevki yüzünden değil, filmin önemli bir teması olarak müziğin nerede ne kadar ve nasıl kullanılacağının doğru hesaplanması açısından! Görüntü yönetimi de çok başarılı, özellikle Detroit ve Tanca’daki dış sahnelerde iki kentin özelliklerini, Adam ve Eve’in bu kentlerle kurduğu ilişkiyi perdeye yansıtabiliyor. Jarmusch’un mekan seçimi ayrıca övgüye değer. Detroit ve Tanca bir zamanlar çok gözde olan, çok hareketli günler görmüş kentler. Ama bugünün dünyasında onları tanımlayacak sıfat ‘nostaljik’ olabilir ancak! Tıpkı kahramanlarımız gibi bu iki kent de artık demode... Eve ile Adam’ın zamana ruhsal açıdan dayanıklı olabilmeleri için aşka ihtiyaçları var: Sadece aşıklar hayatta kalır!
FİLMİN KÜNYESİ
Orijinal adı: Only Lovers Left Alive
Yönetmen ve senarist: Jim Jarmusch
Oyuncular: Tilda Swinton, Tom Hiddleston, Mia Wasikowska, John Hurt, Anton Yelchin, Jeffrey Wright
Görüntü: Yorick le Saux
Tür: Romantik, dram