KUŞLUK Saatleri, Kayıpların Şarkısı, Şahitsiz Vakitler, Sınır Taşı, Sesli Harfler, İçkale... Türk şiirinin son 50 yılına damga vuran isimlerden Ebubekir Eroğlu’nun en büyük özelliği kuşkusuz, kadim medeniyet havzasının suyundan içip bugüne dair yeni şeyler söylemesi; Her daim kendini taze tutması, etrafına ayna olması, çevresindekileri ışıtması...
Star Gazetesi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle verilen Necip Fazıl Ödülleri’nde bu yıl şiir dalında ödüle layık görüldü Ebubekir Eroğlu. Jüri heyeti gerekçeli kararında şu cümleleri yazdı onun için: ‘1970’lerden bugüne kuşağı içine temayüz etmiş şair kimliğiyle şiirin teorik ve tarihi meselelerine ve tezahürlerine dair pek çok eser kaleme aldı. Kitaplarıyla modern Türk şiirinde geleneğin birikimini en iyi anlayıp yorumlayan ve bunu ustalıkla şiirine yansıtan Ebubekir Eroğlu...’ bu ustalığını Yönelişler Dergisi ve sonrasında genç isimlere aktarmada öncülük ve yönlendiricilik yaptığı için Necip Fazıl Şiir Ödülü’ne layık görüldü. İlk şiirini yayınlamasının üzerinden elli yıl geçen Eroğlu, kuşağının diğer sanatçılarında da gözlemlendiği üzere medyadan, göz önünde olmaktan özenle sakındı kendini. O, daha çok eserleriyle konuştu, konuşuldu.
15 YAŞ VE İLK ŞİİR
1965’te ilk şiiri Olduğu Gibi daha on beş yaşındayken Yeni Adım dergisinde yayınlanan Eroğlu, o günden bugüne edebiyatla olan irtibatını hiç koparmadı.
Geçmişin İçindeki Geçmiş - Şi’r-i Kadîm Üstüne Deneme adlı kitabı Türk şiirini ve Eroğlu’nu yeniden düşünmek isteyenler için mühim bir kaynak. Modern Türk Şiirinin Doğası ise şiirimizin el kitaplarındandır. Eroğlu’nun bu eseri, şiirimizin bugün bulunduğu noktayı, etkileşimleriini daha net görmemizi sağlıyor.
GELENEĞIN SESI OLDU
Bizim Dünya’da şairimizle ilgili bir yazı kaleme alan Mustafa Uçurum’un da işaret ettiği gibi Eroğlu ‘Sesini gelenekten alan bir sanatçı’ ve aynı zamanda Diriliş Dergisi şairlerinden. Adını bu dergide yayınladığı şiirleriyle duyuran Eroğlu, Yönelişler dergisinin de yönetiminde yer aldı. Sadece şiirleriyle değil, şiir üzerine yazılarıyla da sanat dünyamıza katkılar sunan Eroğlu, klasik edebiyatla yakın irtibat kurabilen şairlerimizden biri aynı zamanda. Eroğlu yazılardan birinde şöyle diyordu: “Bir edebiyatta klasiklerle irtibat, hizayı sağlar, çıtanın yerini gösterir.” Şaire göre bunun yolu ise doğrudan Divan edebiyatı metinlerini okumaktan geçiyor.
Edebiyat eleştirmenlerinin tespitine göre Ebubekir Eroğlu’nu takip etmek şiirimizi takip etmekle eşdeğerdir. O, şiirimizin haritasını çıkarmış bir şairdir. Geleneği baş tacı ederek şiirimizin modernizmle olan ilişkisini sıkı tutarak, kaynaklarını doğru belirleyerek modernizme “kuşbakışı” bir bakış açısı takınan önemli bir edebiyat adamı. Aynı zamanda Türkiye’de Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç’la zirveye ulaşan çağdaş Müslüman entelektüel çizginin günümüzdeki temsilcilerinden biri. Tıpkı onlar gibi ‘entelektüel çile’yi yazılarında yoğunlaştıran ve kitaplarında derin bir tefekkür damarını yansıtan bir yazar. Eroğlu, okundukça anlamlanıyor ve derinlik kazanıyor.
YETERSIZ KAVRAMLAR
Muğlak Harita kitabında diyor ki Eroğlu ‘Yaşadığımız çağın şahidi olmanın ve onu aşacak değerler sistemini bulup göstermenin yolu modern dünyanın dayandığı ve herkese dayattığı kavramların yetersizliğini görmekten geçiyor.’
Okuyalım ve anlayalım...
PORTRE
- Ebubekir Eroğlu (Malatya, 1950) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. (1975) Kamu kurumlarında müfettiş ve müşavir olarak görevler aldı. Halen Bülent Ecevit Üniversitesinde ders vermekte.
- İlk şiiri 1965 yılında, ilk şiir kitabı 1974 yılında yayımlandı. Şiir ve denemeleri daha çok Diriliş, Yönelişler, Kitap-lık dergilerinde yayımlandı. Kurucularından olduğu Yönelişler (1981-90) dergisinin yönetimini üstlendi.
-TYB’ninve başka kuruluşların seçmesiyle Şiir, Deneme ve Düşünce alanlarında ödülleri var.
- Eserlerinden bazıları: Kuşluk Saatleri, Kayıpların Şarkısı, Berzah-Toplu şiirler, Sınır Taşı, Sesli Harfler, İçkale, Sezai Karakoç’un Şiiri, Yenileme Bilinci, Modern Türk Şiirinin Doğası, Geçmişin İçindeki Geçmiş.