Bu hafta vizyona giren Sihirbazlar Çetesi muhteşem oyuncu kadrosu ve görsel şovuyla aksiyon severlerin kaçırmaması gereken bir film
HOLLYWOOD böyle işte. İçi boş ama eğlencesi bol filmleri üretmeyi çok iyi biliyor. Üstelik bunu çok iyi oyuncularla yapıyor. Sihirbazlar Çetesi için ilk konuşulması gereken şey de kadrosu. Morgan Freeman ve Michael Caine gibi usta oyuncuların yanında Woody Harrelson, Mark Rufallo gibi tecrübeli isimler yetmemiş, Jesse Einsenberg, Isla Fisher gibi yeni ve kabiliyetli oyuncularla film tamamlanmış. Yönetmeni ise Lois Letterrier. Clash Of Titans, Transporter, The Incredible Hulk gibi aynı çizgideki filmlerin başarılı yönetmeni Letterrier. Sihirbazlar Çetesi Letterrier’in tarzının zirve yaptığı bir film. Tabii senaristleri de unutmayalım. Ed Solomon Charlie’nin Melekleri ve Men In Black, Boaz Yakin ise Prince of Persia ve Titan gibi filmleri yazmış. İşte Hollywood’un mucizesi burada yatıyor: Yönetmeni, senaristiyle aynı dili konuşan insanlar...
Senaristi yaratıcılık adına film sınırlarının dışına çıkmıyor. Yönetmen ise ismi ve tecrübesi ne olursa olsun, stüdyonun ne istediğini biliyor ve ona göre çalışıyor. Kompleks yapmıyor ve ortaya sağlam bir endüstri çıkıyor. Halbuki bizim sinemamızın yönetmen ve senaristleri hepsi kendi dünyalarının yansımalarını çekmeye çalışıyor. Onun için de bir endüstriden bahsetmek imkansız oluyor. Neyse biz filmimize dönelim. ‘Dört Atlı’ grubu sihirbazlık şovları yapmaktadır. Las Vegas’tayken Paris’teki bir bankaya uzaktan soygun yapıp karışık oyunlarıyla otoriteleri şaşırtırlar. FBI ajanı Dylan Hobbs, sihirbazlara suçlarının cezasını ödetmek konusunda ve onları daha da gözü pek soygunlar gerçekleştirmeden önce durdurmak konusunda kararlıdır. Bu konuda en büyük yardımcısı ise illüzyonistlerin hilelerini ortaya çıkarmayı amaçlayan ve Morgan Freeman’ın canlandırdığı eski sihirbaz Thaddeus karakteridir. İkisinin beraberliği bizim dört sihirbazı durdurmaya yeter mi onu da filmi seyrettiğiniz zaman finalde öğreneceksiniz...
EĞLENMEK İÇİN BİREBİR
Sihirbazlar Çetesi’nin en çarpıcı yönü sihirbazlık ile aksiyonu muhteşem bütünleştirmesinde yatıyor. Hele bir kavga sahnesi var ki filmin unutmayacağım sahnelerinden. Her aksiyon filmi gibi araba kovalamacası, paraların havada uçuştuğu görkemli çekimler, heyecanlı soygun sahneleri var. Ama bunların diğer örneklerden daha farklı olduğunu söylemek zor. Ama o kavga sahnesinde sihirbazın kullandığı teknik, yönetmen ve senaristlerin büyük başarısı. Morgan Freeman dışında Michael Cane gibi bir üstad çok daha az sahne almasına rağmen kendi rengini filme verebilmiş. Bütün kadro içindeyse önemli rol üstlenmesine rağmen Mark Rufallo sanki projeye inanmamış. Filmin en büyük eksiği de buradan kaynaklanıyor. Çünkü Michael Cane özel ajan Hobbs’u canlandırıyor. Ve bütün kadro içinde kilit rol onun. Aslında illüzyonistlerin konu edildiği filmleri çok sevmem çünkü Hollywood onlara bizim kültürümüzün dışında bir rol yükler ve hem şovmen hem efsane olurlar. Bizdeyse hokkabaz olarak sınıflandırılır illüzyonistler. Belki bu yüzden 2006 yapımı İllüzyonist ve 2012 yapımı Red Lights beni çok etkilememiştir. Fakat Sihirbazlar Çetesi farklı. Daha çok bir aksiyon karşımızdaki film. Eğlenmek için birebir..