Hareketli bir haftaya giriyoruz. Bir yandan Rusya-Ukrayna savaşında sona gelindi. Ukrayna'ya ABD desteği azaldı ve Trump seçimden önce söylediği gibi meseleyi Putin'le halledecek. Zelensky'yi hafife alan Trump, Ukrayna siyasetini 2000'li yıllardan beri etkileyen turuncu devrimlerin yani Avrupa ve ABD rüzgarının nelere sebep olduğunu ispatlamış oldu.
Almanya'da düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı, ABD-Avrupa arasındaki sorunları bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Ortada büyük bir kavga var ama dayak yiyen Avrupa devletleri. Kıtanın güvenlik mimarisinin masaya yatırıldığı bu dönemde Rus işgaline karşı Avrupa'ya bir ordu kurulması tartışılıyor. Oysa Rusya-Avrupa ilişkileri yumuşak bir zeminde kalsaydı böyle bir korkuya gerek yoktu.
AB ve NATO genişlemelerinin Rusya'yı kuşatması sıradan bir hikâye değil. Vaşington'a hakim olan neoconların ve Doğu Avrupa lobisinin düzenli genişleme politikasının bir sonucu. AB genişlemeleri ticari pazarı büyütürken NATO bu alanda güvenlik şemsiyesi sağlıyordu.
Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan ise Rusya'nın kırmızı çizgisi haline geldi. Trump, NATO genişlemelerine ara verecek ama Orta Doğu'daki etkisini tahkim edecek adımlar atıyor. Suudi Arabistan ve İsrail gibi iki aktöre ağırlık verirken enerji güvenliği ile ticaret yollarındaki kontrolü artırmaya çalışacak.
Çin'e karşı savaşında Rusya'yı yanında tutmak isteyen Trump, etkisi altındaki ülkelerde gümrük duvarlarını yükseltmek istiyor. Ancak dünyanın en büyük fabrikası Çin'in, petrol ihtiyacını sağlayan ülkeler hedef listesinde ilk sırada yer alıyor. Çin'in ihtiyacı olan ham petrol Rusya, Suudi Arabistan, Irak, Umman ve Malezya gibi ülkelerden geliyor. Yaptırım engelinden dolayı İran petrolü Malezya etiketiyle Çin'e satılıyor.
Trump'ın Gazze'yi Las Vegas'a çevirme planı ise hafife alınamaz. Gazze'nin insansızlaştırılarak Filistinlilerin Mısır ve Ürdün gibi ülkelere zorla göç ettirilmesi çok eski bir plan. Bu plana Körfez ülkelerinin çoktan razı olduğunu I2U2 ittifakı (Hindistan-İsrail-BAE-ABD) kurulduktan sonra Riyad ve Kahire'nin de buna dahil olduğunu söylemeliyiz. Mısır'da 2013 sonrası tesis edilen düzende Sina Çölü'nde toplu konutlar yapıldığını biliyoruz. Prof. Dr. Abdullah Emin Çimen'in 2024 yılında çektiği fotoğraflar Sina Çölü'nde devasa toplu konutların yapıldığını ve devam eden inşaatlar olduğunu bize gösteriyor.
Trump-Netanyahu ikilisinin zorunlu göç projesine ilkesel olarak karşı çıkmalıyız. Bölge aktörleri bugün çıkar temelinde ittifaklar kurabilirler ancak Orta Doğu sokağının bu sürgüne vereceği tepki sert olacaktır. Üstelik Trump, yarın Kuzey Kıbrıs için de benzer bir plan ortaya atabilir. Bölgedeki gelişmeleri dikkatle Doğu Akdeniz enerji jeopolitiği üzerinden okuduğumuzda sıçrama alanlarını görmemiz mümkün.


