Sıcaklar acayip kıyafetlere sahne oluyor. Ferahlamak için açılır saçılırsan vücudu direk güneş ışınlarına muhatap etmiş olur ve çok daha fazla sıcaktan etkilenirsin, yanarsın. Yandıkça açılır, açıldıkça da yanmaya devam edersin..! Sıcak ülkelerin kıyafetleri de ortada. Nerdeyse vücudun tamamı örtünüyor sıcaktan korunmak için...
Ama dert sıcaktan ve güneş ışınlarının zararından korunmak değil ki...
Dert edepsizlik...
Öyle dekoltelerle sokaklara çıkılıyor ki; bir insan banyoda gusül abdesti alırken (eğer duş aldığı mekân iki elin açıklığından fazlaysa) avret mahallerini örtmek için kullanması gereken örtü kadar bir örtüyü bedenine sararak sokaklarda salına salına gezenlerin derdi sıcaktan korunmak değil, düpe düz bir edepsizlik...
Öyle mübarek Ramazan’mış falan kimsenin tınladığı da yok. Cazibenin değil pornonun bile kırmızı çizgisine kadar çekilmiş sözde giyinme tarzları ve aşırı çıplaklıklar. Yahu biraz dikkat edelim, mübarek Ramazandır, millet oruçlu, biraz saygı duyalım falan da yok. Her geçen yıl biraz daha fazla edep sınırlarına tecavüz ediliyor...
Üstad ne güzel ifade etmiş;
Utanırdı burnunu göstermekten süt Ninem..!
Kızımın gösterdiği kefen bezine Mahrem..!
Hakikaten öyle, kefen bezine bile göstermeye utanılacak mahremler piyasaya taşmış vaziyette..!
Nerden nereye geldi bu toplum dedirtiyorlar insana. Biz biz değil, bambaşka bir şey olmuşuz..!
Koskoca medeniyeti diz üstü çöktürenler ve o zihniyetin Cumhuriyet dönemi mirasçısı CHP bu ülkeye çok büyük kayıplar verdirmiş. Koparmış bizi binlerce yıllık gelenek göreneklerimizden, ahlakımızdan anlayışımızdan, edebimizden..!
Edep anlayışımızdan koparılış ve kopuşu anlatan güzel bir hikâyeyi bu bahane ile aktarayım. Versiyonlarını bolca gördüğümüz fitne odakları bir zamanlar bu milleti nasıl bozarız için çok kafa patlatmış ve bir projeyi hayata geçirmekte karar kılmışlar...
Projenin uygulama mekânı, zamanın dünya başkenti İstanbul, yani Fatih...
Sektöründe son derece ehil iki aşüfte kadın ayarlayıp getirmişler. Demişler ki; Alın bu paranız... Bunlarda kıyafetleriniz. Tabi kıyafetler zamanın İstanbul’una göre çok uçuk ve dekolte...
İşiniz; her gün bu Edirnekapı’sından Şehzadebaşı’na kadar salına salına yürümek. Projeci malum odaklar gösterişli kadınlara tam olarak işlerini tarif ettikten sonra, kadınlar başlamış yürümeye, doğru Şehzadebaşı’na oradan tekrar Edirnekapı’sına.
Fatih’in meşhur ana caddesinde cereyan eden bu acayiplik vatandaşların hayretini celp etmiş ve tepki gösterip engellemeye çalışmışlar... Ama aldıkları paranın hakkını vermek isteyen mankenler bütün tepkilere rağmen uygulamaya devam etmişler.
Takip eden günlerde vatandaşın şiddetli tepkisi yerini; “bırakın bu laftan anlamaz kadınları, deli midir nedir belli değil bu edepsizler” gibi bıkkınlık ve boş vermişlik de içeren ifadelerle bir nevi kabullenmelere bırakmış... Bir müddet sonra güzergah üzerindeki vatandaş ve esnaf durumu iyice kabullenip daha da yatışmışlar ve alımlı çalımlı gezinen dekolte kadınları göz ucuyla süzmeler başlamış.
Aşüftelere ilgiyle bakmaya başlayan heriflerin hanımları bu durumdan çok rahatsız olmuş ve kocalarına tepki göstermeye başlamışlar... Hanımlar da bakmış olmuyor, bu sefer onlar da adamlarının ilgisini cezbedebilmek için o aşüfte görevli kadınlar gibi açık saçık kıyafetler giymeye, onlara benzemeye başlamışlar. Ve asırlık proje bizi şu an içinde yaşadığımız edepsiz ve hayasız ortamlara taşımakta başarıya ulaşmış..!
Şimdi o edep medeniyetini tekrar ayağa kaldırmaya çalışanlarla o edepsizliğin hakimiyeti sürsün isteyenlerin çetin mücadelelerine şahit oluyoruz..!
Günümüz siyasetinin konusu da bundan ibarettir..!