Julius Kivimaki, 17 yaşında bir Finlandiyalı ve iki yıl içinde 50 bin 700 siber saldırı yapma suçundan iki yıl hapis ve 6 bin 588 Euro para cezasına çarptırıldı. 15 yaşında başladığı saldırılarında Microsoft ve Sony ile Harvard Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nü hedef almış.
Finlandiya, hem hacker yetiştirmesi hem de siber saldırıyı yapanı bulması bakımlarından “teknolojik” üstünlük örneği sergilemiş. Ancak bu haber Finlandiya’nın kapasitesini değil, bunun ötesindeki durumları tartışmayı gerektiriyor.
Münferit siber saldırıların, ABD’de bir gencin eline pompalı tüfek alıp bir okulu basması ya da bir başkasının tüm komşularının boğazını kesmesi gibi “bireysel terör” olarak görülmesi mümkün. Bu çerçevede terör tarihinin yeni bir evreye girdiğini ve siyasi büyük mesajlar taşımayan bazı “bunalımlı” insanların sırf kişisel nedenlerle terör yaptığı bir evrenin geldiğini söyleyebiliriz.
Ancak bu durumun, siyasi mesajlar taşıyan “klasik” terör kapsamında yer alan saldırıların üzerini örtme ihtimali de bulunuyor. Kivimaki, meseleye biraz şüpheyle yaklaşmayı gerektiren örneklerden sadece biri.
Kişisel terör mü?
Finlandiyalı genç, her nedense sadece ABD’de bulunan ve yüksek teknoloji ile anılan yerleri hedef seçmiş. Belli ki Amerikalılara pek kızmış. Amerikalılara tek kızanın Finlandiyalılar arasından çıkmadığı biliniyor. Son dönemde ABD’de bir dizi siber saldırı olayı yaşandı. Hatta en son olarak Wall Street gibi dünyanın finans kalbi denen yerde 3 saatten fazla yaşam durdu; neden olarak da teknik arıza açıklaması yapıldı.
Siber saldırıya uğradığı haber olan ülkelerden birisi de Fransa. Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın uluslararası yayın yapan kanalı TV5 hack’lendi, kanalın yayınları durdu, sitesi çöktü ve günlerce kendine gelemedi.
Bu tür vakaları geriye doğru araştıran uzmanlar, siber saldırılarda kullanılan yazılımların bir çoğunun Kiril alfabesiyle yazıldığını duyuruyorlar. Hal böyle olunca, gözler doğal olarak Rusya’ya dönüyor. İster bir Finlandiyalı ister bir Alman olsun bu genç yaştaki bilgisayar dâhilerinin başka devletlerin istihbarat kuruluşları tarafından “değerlendirmeleri” mümkün; zaten bu yapılıyor. Kim bilir belki bu olay da bu tür bir bağlantının eseridir.
Sistemli terör mü?
Siber saldırıların hedefi şirketler ya da üniversiteler olduğunda eyleme siyasi anlam katmak zor olabilir. Ancak küresel yayın yapan devlet televizyonuna yapılan saldırı, doğrudan Fransa’ya yapılmış olarak kabul edilir.
Bazı eylemlerin mesajları ise çok daha açık, ki bir örneği üç gün önce Türkiye topraklarında yaşandı. Kahramanmaraş’ta NATO savunma sistemi kapsamında konuşlandırılmış olan Alman Patriot füzeleri hack’lendi, açıklamaya göre garip komutlar veren bir saldırı oldu.
Suriye sınırındaki bu füzelere başkalarının komut vermesini sağlayacak bir deneme mi yapıldı, yoksa sistemi bloke etmeye yönelik bir saldırı mıydı bilinmez. Ancak her ne olursa olsun bu saldırı son derece önemli, zira söz konusu füzeler hiç gereği yokken harekete geçebilir; harekete geçeceği zaman yerinden kalkmayabilir ya da başka hedeflere yönelebilir.
Bazı siber saldırı olaylarını alt alta koyduğumuzda, “batı”yı hedef alan, adeta NATO’nun kapsama alanını tehdit eden ve bu konuda devletleri işbirliğine zorlayan bir ortam olduğu görülüyor. NATO’nun hedef alınmasının ise çok açık biçimde Suriye konusuyla ilgisi bulunuyor.
Eylemin NATO’yu Suriye krizine müdahaleden uzak tutma uyarısı taşıdığı ileri sürülebilir. Hal böyleyse, konu Türkiye açısından daha da önem kazanır. Zira NATO’nun Suriye’ye müdahalesine karşı çıkılması demek Türkiye’nin müdahalesine de karşı çıkmak anlamına gelmez. Yani Türkiye’nin arkasına NATO’yu alamaması, yalnız kalması gibi bir risk söz konusu. Kim bilir belki Türkiye içinde Almanya’nın olmadığı ayrı bir koalisyonla müdahale yapsın diye uğraşanlar vardır.