Hücrenin demir kapısı kapatıldı, rahip bir başına kalmıştı! Gece boyunca kapalı kapılar ardından çığlıklar, homurtular dışında hiçbir ses gelmiyordu. Rahipler verdikleri sözden dolayı sabaha kadar kapıyı açmayacaklardı.
Sabah güneşin doğmasıyla birlikte kapı açıldı. Manastırdaki bütün rahipler hücreye doluştu. Suçlu rahip, perişan bir biçimde, yerde, taşların üzerinde yarı baygın yatıyordu. Masanın üzerindeyse, bugün bile paha biçilemeyen, dünyanın en kısa sürede yazılan İncil'i duruyordu. Rahipler saygı ve hayranlıkla bu olağanüstü renklere bezenmiş kitabı karıştırıyorlardı. Derken, çevrilen sayfaların birinde, inançlı insanların en büyük düşmanıyla burun buruna geldiler. İncil'in ortalarında bir yerde, bütün bir sayfayı kaplayan, boynuzlu, sakallı, keçiyi hatırlatan çırılçıplak bir şeytan gözlerini rahiplerin gözlerine dikmiş bakıyordu!
Tanrı'nın kelamı olan bu kitabı içinde, bu resmin ne işi vardı? Öykü bundan sonra ilginç bir yöne gidiyordu! Rahip canını kurtarmak için müthiş bir iddiada bulunmuştu. Böyle bir kitabın bir gecede yazılamayacağını kendi de biliyordu elbet. Onun için Lucifer'i (Şeytan) yardıma çağırdı. Bu çağrıya hemen yanıt veren Şeytan, iki koşul öne sürdü: (a) Kitabın içine tam sayfa resminin çizilmesi, (b) Rahibin ruhunu kendine satması. Pazarlık gece boyunca sürdü, güneş doğmadan hemen önce sona erdi. Ölümden kurtulmak isteyen rahip Şeytanın bütün isteklerini kabul etti.
Ortaya görsel açıdan müthiş bir eser çıkmıştı. Kitapta hem Eski hem de Yeni Ahit vardı. Dahası Çek'lerin tarihi, bütün ayrıntılarıyla yazılmıştı.
Şeytan'ın yaratılış nedeni insanoğlunun sürekli olarak sorduğu bir sorudur. Bu, insanoğlunun nereden gelip nereye gittiği konusunu irdeleyen herkesin üzerinde kafa yorduğu bir konudur. Bütün varlıkları yaratan Tanrı neden Şeytan'ı da yaratıp insanlığın başına musallat etmiştir?
Zerdüştlük gibi dini inanışlar iyilik tanrısının yanına bir de kötülük tanrısını ekleyerek düalizme (ikilik) saplanmıştır. Hatta bazı düşünce akımları, Tanrı'nın mutlak egemenliğine bir sınır getirmek isteğinden yola çıkarak, kötülüklerle başa çıkmakta zorlanan bir Tanrı kavramını öne sürmüşlerdir.
Kitaba dönecek olursak, bazı rahipler son sayfanın ardından kırmızı mürekkeple yazılmış iki paragraftan söz eder. Bu iki paragraf İslam'a yönelik ağıza alınmayacak küfürlerle doludur ve her Hıristiyan'ın birinci görevinin gördüğü yerde bir Müslüman öldürmek olduğunu belirtir. Bu iki paragrafın böyle bir kitapta ne işi vardır? Ne var ki, söz konusu iki paragrafın varlığından bazı rahipler söz ederken diğerleri, böyle bir şeyden haberleri olmadığını söyler. Kitap sergilendiğinde de söz konusu paragrafları içeren sayfa yoktur. Ancak kitabın sonunda bir sayfanın olduğu, bunun çıkarılmış olduğu yolunda belirtiler vardır. Bu iki paragrafın sırrı günümüze kadar çözülememiştir…