Saraybosna’nın merkezindeki Osmanlı, Başçarşı’ daki Sevda Cafe’nin sahnesinde Boşnak dilinin hüzünlü Sevdalinka’larını (1) söyleyen hünsa sesli(2) genç adam, acıların anılarıyla yaşayan hüzünlü kentin ruhunu yüreğimize akıtıyor... Onun olağanüstü sesinden kulaklarımıza yansıyan şarkılar, kelimelerini anlamasak da ortak duyguların tercümesi gibi...
İçinde “bize” ait olan her şey var... Acılarımız, sevdalarımız, kayıplarımız ve birlikteliğimiz...
Genç adam, birden Azeri lehçesinin hepimizin çok sevdiği türküsü Fikrinden Geceler’e (Ayrılık) geçiyor... Devamında Sarı Gelin...
O an anlıyorsunuz, Boşnak dilinden Azerbaycan’a, çok geniş bir coğrafyada Sevdalinka hepimizin ortak kültürü...
Yoksa farklı dil ve lehçelerde söylenen türküler birbirine bu kadar benzer, dinleyen de bu ölçüde ortak duygu fırtınaları yaratabilir mi?
Balkanlar: Bir insanlık değeri...
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile ne zaman Balkanlar’a, özellikle Saraybosna’ya gitsem, ortak duygularda buluşmaktan büyük keyif alıyorum... Bir gazeteci olarak ulaşacağım haberden çok, bölgenin üzerine yaptığımız içinde derin tarihi bilgiler olan sohbetlerin daha çok önem kazandığı tek coğrafya burası...
Davutoğlu’nun Balkanlar’daki barışçı girişimleri nedeniyle Saraybosna’da aldığı “yılın devlet adamı” ödül töreninde yaptığı konuşmada söylediği, “dünyada bütün kentler yıkılsa, geriye bir tek Saraybosna kalsa, insanlık buradan yeniden inşa edilebilir” yönündeki sözleri Balkanlar’ın insanlık değerleri açısından önemini vurguluyor...
Her dil ve dinden kavimlerin asırlar boyu barış içinde yaşadıkları bu bölgeyi kanlı hesaplaşmaların ve şiddetin bölgesi olarak ilan etmek sömürgecilerin işine geliyor olabilir ama Balkan uluslarının kadim kültürü, “dışarlıklı” bu iddiaları çürütecek kadar güçlü...
Davutoğlu sohbetimizde, bölgeyle yakından ilgili Avrupalıların Türk-Sırb yakınlaşması karşısında ne kadar şaşırdıklarını, hatta paniğe kapıldıklarını anlatıyor. Çünkü “emperyalist güç” Balkanlar’ı yönetmek için ya Türk ile Sırb’ı ya da Türk ile Yunan’ı karşı karşıya getirmeye çalışmış bir stratejiye sahip... Ama artık zemin kaymış, Balkanlı uluslar bu “dış komplolara” kapıları kapayan politikaları üretiyor durumdalar...
Kürt dostlar bir anlasalar...
Davutoğlu ile sohbetimiz yazılmamak koşullu, sonuna kadar saygılı olacağım... Ama Irak Kürdistan Özerk Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’ye son Türkiye ziyaretinde söyledikleri “bilgelik” yüklü olduğu için yüksek izniyle aktarmak istiyorum... “Günümüz dünyasında bağımsızlıkçı politikalar üretmek, bölgemizdeki Kürt kardeşlerimiz için geleceğe uzanan çok büyük bir sorunun doğması anlamına gelir. Oysa, hepimizin, bütün bölge ülkelerinin ve halklarının üzerinde asıl çalışmamız gereken siyasi sınırları şeffaf kılmak, ekonomik ve kültürel bağlar ile siyasi sınırların egemenliğini azaltmaktır. Siyasi sınırların serbest dolaşıma açıldığı, ekonomik karşılıklı bağımlılığın güçlendiği ve kültürel ilişkilerin güçlendiği bir Ortadoğu’da Kürt halkı stratejik önemini artırır. Çünkü bölgedeki devletlerarasında özellikle ekonomik ve kültürel ilişkiler açısından bir anda köprü noktasına yükselir. Bırakın, bu tür bir dünya kuralım ve bölge ülkeleri Kürtler’i bir tehdit değil, çok önemli asset (3) olarak görsünler...”
Yarının Ortadoğu’sunda (Batı Asya) Kürtler’i özellikle Türkiye-İran-Irak-Suriye hattında bugünkü lider kadrolarının asla düşünemeyeceği önemde stratejik bir noktaya taşıyan, Kürt coğrafyasının refah ve zenginleşmesinin kapısını aralayan olağanüstü bir yaklaşımdır bu...
Sevdalinka, Sarı Gelin, Ayrılık, Jin u Hebun ile bir araya ancak böyle gelir...
DİP NOT’lar: (1) Sevdalinka Boşnak dilinde “aşk şarkıları” anlamına gelir. (2)Hüsna ses, doğuştan kadın ve erkek ses tonlarını bünyesinde buluşturan sanatçılar için söylenen bir tanımdır. (3) İngilizce asset kelimesi kaba çeviriyle varlık, değer anlamına gelir ama kullanımı açısından “çok önemli ve vazgeçilmez varlık” olarak değerlendirilmeli.