“Türkiye siyasetini tarihsel seyri ve siyasal ve toplumsal kutuplaşma eğilimleri üzerinden analiz ettiğimizde seçmen bloklarının yüzde 70’den fazlası siyasetin sağındadır. Sağ ve sol bloklar arası oy geçişkenliği sınırlı, blok içi geçişkenlik ise yaygındır. CHP’nin oy potansiyeli bellidir. SP tabanı zaten Erdoğan’a oy vermektedir. Akşener’in yüz bin imzaya ulaşıp ulaşamayacağı kesin değil. Ulaşsa da MHP’nin daha çok seküler milliyetçi tabanından oy alabilecektir. Muhalefetin ilk turda Büyükerşen gibi bir siyasetçiyi çatı aday olarak çıkarması Cumhur İttifakı’na yarayacaktır. Erdoğan 16 Nisan referandumunu bile yüzde 50’nin üzerine çıkarabilmiştir. Seçimler ilk turda sonuçlanma ihtimali çok yüksektir.”
Muhalefeti hazırlıksız yakalamak için erken/baskın seçim kararı alındı” diyenler var. Öyle midir, öyle ise demokratik teamüllere uygunluğu nasıldır?
Seçimlere muhalefet hazırlıksız falan yakalanmadı. Hatırlayalım 16 Nisan referandumunun hemen ardından CHP başta olmak üzere tüm partiler, 2019 seçimlerini “kritik” olarak değerlendirmişlerdi. Ve “yarın seçim olacak gibi çalışmaları gerektiğini” seçmenlerine duyurmuşlardı. AK Parti kendi içinde bir yenilenme siyasetini duyurduğunda; CHP çoktan ittifak görüşmelerini başlatmıştı. Referandumun ardından CHP lideri iki ay içinde SP, Vatan Partisi, DP, HDP ve sonradan İyi Parti’yi kuracak olan Meral Akşener’i ziyaret etmişti. Sonra bu görüşmelerin ikinci turunu gerçekleştirmeye çoktan başlamıştı. CHP lideri ve CHP’nin yöneticileri 16 Nisan’dan bu yana birçok kez seçimi kazanmak için stratejilerinin hazır olduğunu ama bunu açıklamak için daha erken olduğunu belirttiler. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun iktidara karşı sürekli “erken seçim” çağrıları vardı. “demokrasinin namusunu kurtarmak için erken seçime gidin” diyordu. İyi Parti başkanı Meral Akşener de Cumhur ittifakının 15 Temmuz’da erken seçime gideceğini sürekli tekrar ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla muhalefetin “hazırlıksız yakalandığı” tezi doğru değil. Muhalefet hazırlandı ama sonuç almadı. Birçok nedeni var. CHP beceriksizliğinin, siyasetsizliğinin, parti içi çekişmelerin ve muhalefet cenahı partileri arasındaki taktiksel hamlelerin kurbanı oldu.
BECEREMEDİLER
- Muhalefetin ittifak kuramamış, aday çıkaramamış olmasının sorumluluğu kimdedir?
Sorumluluğu kardeşçe paylaşmaları lazım. Şöyle ki, 16 Nisan’ın hemen ardından, muhalefet yüzde 48’lik “hayır” oylarını blok olarak değerlendirdi. İttifakın kendiliğinden doğal olarak oluştuğunu ilan ettiler. Hâlbuki yanlış bir değerlendirmeydi. Referandum seçimlerden farklı dinamiklere sahiptir. Kaldı ki cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin oylandığı referandum, siyasal sistemin dönüşümünü öngördüğü için seçmenler açısından çok daha farklı algılamaları içerisinde barındırmaktaydı. Dolayısıyla “hayır” oyu verenler arasında AK Partililer olduğu gibi MHP’liler de vardı. Öte taraftan, “hayır” oylarının içinde ideolojik konumlanma olarak birebirine benzemeyen farklı partiler bulunmaktaydı. Seçimlerde bu partilerin bir araya gelmesi zordu. Bu çevreler, “Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı”nın bütün dertlerine deva olacağını düşündüler. Yani başta CHP’nin öncülüğünde yürütülen ittifak çalışmaları büyük beklenti oluşturduğu için yanlıştı. Başta beklentinin bu çerçevede oluşturulması, bu cenahın siyasetin gerçekliğini ıskalamasını doğurdu.
KARŞI İTTİFAKIN HALİ
- Cumhur ittifakı karşıtları neden ittifak kuramadı?
İki farklı düzlemde açıklamak gerek. İlki CHP açısından; CHP kendi oylarının yüzde 25’in üzerine çıkmadığını bildiği için Erdoğan karşısında başarılı olabilecek adayın sağ siyasetten gelmiş birisinin olacağını varsaydı. AK Partiye karşı, sağ siyasetten bir muhalefet devşirmeye çalıştı. İttifak arayışını ve senaryosunu sağ siyasetçi ya da partiler üzerine odaklandırdı. 1990’larda kalmış partilerden bile medet umdu. ANAP ve Demokrat Parti’nin adını kimselerin bilmediği liderlerini bile ziyaret ederek, ittifak kuracak parti aradı. Saadet Partisi ve Abdullah Gül’ün adını uzun süre siyasetin gündemine taşıdılar. AK Parti içinde geçmişte siyaset yapanların kapısını çaldılar umut bağladılar ama sağ siyasetçilerin kendileri kadar heyecanlı olmadığını gördüler.
GÜL CHP’YE ÇARE DEĞİL
Ayrıca CHP içindeki hizipler, sağ siyasetçiler içinden aranan adaylara çok olumlu bakmadılar. Örneğin Abdullah Gül ismi onlar için 2007 yılında, cumhurbaşkanlığını önlemek için 367 krizinin bile göze alındığı bir aktördü. Cumhurbaşkanı olmasının engellenmesi için AYM’ye gittikleri, 27 Nisan muhtırasını bile destekledikleri siyasetçiydi. Özellikle radikal sola yakın CHP’liler sağda gündeme gelen adayları “kendi mahallelerinde tutunamamış” ve “kerameti kendinden menkul eski siyaset esnafı” olarak değerlendirerek karşı çıktılar.
NE SP KİLİT, NE İP
Bu anlamda bu çevreler, sağ siyasal aktörlerden aday arayışını ikinci bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası olarak gördüler karşı çıktılar. Diğer muhalefet partileri ise, CHP ile ittifak kurma sürecini taktiksel hamlelerle kendi gelecekleri için kullanışlı bir araca çevirdiler. SP ve İyi Parti, kendilerine muhtaç olunduğu saiki ile hareket etti. Akşener erkenden adaylığını açıklayarak CHP’yi boşa düşürdü. Böylece aktörleşmeye çalıştı. SP de benzer bir saikle, Gül’ün adaylığına, CHP’nin açıkça desteğini ilan etmesini bekledi. Aslında SP, AK Parti ile ittifak yapmayı, CHP’den gelebilecek destek ihtimaline feda etti.
HDP GELİRSE CHP ERİR
- Seçimler açısından durumları nasıl?
Akşener çoktan aday. HDP kendi adayı ile seçimlere katılacağını açıkladı. SP tam karar vermese de kendi adayını düşünüyor. CHP aday arayışında. Muhalefet partilerinin farklı siyasi duruşları var. CHP şimdiye kadar HDP ile açıktan bir ittifakı ilan edemedi. Ama iki parti arasında örtük bir ittifak ve açıktan bir işbirliği sürüyor. CHP, HDP ile açıktan ittifak kurarsa ulusalcı ve Atatürkçü tabanının İyi Parti’ye yönelmesinden korkuyor. Olacakları öngöremiyor. Özellikle İstanbul il başkanlığına seçilen siyasetçinin HDP siyasetin gelmesi parti içinde alttan alta bir tartışmayı başlatmıştı. Son dönemde CHP’nin sol siyasetin merkezinden uzaklaşmasıyla İyi Parti’ye bir kaç puan gittiği seçim anketçileri tarafından söyleniyor. İyi Parti ise, alttan alta CHP’nin açıktan HDP ile ittifak kurmasını beklemekte. Böyle olunca ulusalcı ve Atatürkçü bir kısım CHP seçmenin kendisine geleceğini düşünüyor. Önümüzdeki günlerde özellikle milletvekilliği seçimleri için sırf ittifak yapmanın avantajlarından yararlanmak için bazı partiler “kağıt üstünde ittifak” yapabilir.
KÜRESEL ŞEBEKELERE BASKIN SEÇİM!
“24 Haziran’a “baskın seçim” denecekse bu içerisinden daha çok dışarıya, küresel şebekelere karşı bir “baskın seçim” oldu. Yani onların seçimlere müdahalesi için 2019’a yönelik planlarını erkene alamayacakları bir tarihe seçimler çekilmiş oldu. Ayrıca, erken seçimler son baharda yapılmış olsaydı, belirsizlik en azından tarih olarak giderilmiş olsa bile daha 6-7 ay gibi bir süre “beklentiler” ertelenecekti. Yani herkes seçimlerin sonucunu bekleyecekti. Şimdi bekleme süresi azaltıldı. İki ay içerisinde her şey netleşmiş olacak. Ayrıca, ekonomiye yönelik yapısal müdahaleler de ertelenmiş olacaktı. Bunun yanında bürokrasinin 6-7 ay tamamen beklemeye geçecek olması ve iş yapma kapasitesinin iyice düşecek olmasından dolayı da seçimler çok daha erkene alınmış olabilir.”
KAOSA GEL GEL YAPAN MİHRAKLAR
- MHP’nin erken seçim önerisine AK Parti neden olumlu yaklaştı?
AK Parti döneminde bütün seçim dönemlerine içerden ve dışardan müdahaleler olmuştur. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden 367 krizi yaşandı. AK Parti’ye kapatma davası açıldı. 2011 öncesinde CHP liderine MHP’li milletvekillerine kumpaslar kuruldu. 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken Gezi Parkı eylemleri ve FETÖ’nün 17-25 Aralık yargı darbesi girişimleri geldi. 7 Haziran öncesi Diyarbakır’da HDP mitinginde patlatılan bombalar, PKK eylemleri ve yine 1 Kasım seçimlerine giderken PKK ve DEAŞ eylemlerinin artması seçimlerden ilgisiz düşünülemez. Erdoğan’ın siyasi liderliği ve siyasetin güçlü durmasından dolayı operasyonları planlayanlar ve gerçekleştirenler sonuç almadı.
EMARELER ARTMIŞTI
2019 seçimleri öncesinde küresel operasyonların hızlanacağı ve Türkiye’ye karşı yaptırım kozlarının kullanılacağına yönelik emareler artmıştı. ABD’deki Rıza Zarrap davası, Rusya’dan s-400’lerin alınmasını sorun etme saikleri işaretti. Ekonomik krizi tetiklemek ve derinleştirmek için farklı yöntemleri devreye sokabilirlerdi. AK Parti ve Erdoğan gibi Bahçeli de bunu görmüş olacak ki erken seçim çağrısında, içerde “kaosa gel gel yapan mihrakların faaliyetleri hızlandığını” belirtti. Bölgesel tehlikelerden, millî güvenliğe yönelik saldırı planlarından bahsetti. ABD’sinden AB’ye ve bazı Körfez ülkelerine kadar birçok küresel aktörün Türkiye seçimlerine müdahale etmek fırsatları kollayacağı bilinen bir gerçeklerdi.
KÜRT SEÇMEN NE YAPACAK?
“16 Nisan referandumunda “evet” çıkmasında Kürt seçmenin oyları önemli bir etkendi. Cumhur ittifakının Kürt seçmenden alacağı oylar 16 Nisan’ın altına düşmeyecektir. AK Parti ve Erdoğan’a karşı muhafazakar Kürt seçmenin konumunun değişeceğini zannetmiyorum. Yine de şimdiden kestirmek zor. Kürt seçmende bir sessizlik var. Büyükşehirlerde yaşayan Kürt seçmenin eğilimleri önemli. SP ve Hüda-Par’ın muhafazakar Kürtleri AK Parti’den koparılabileceğine yönelik tartışmalar var ama Hüda-Par daha kararını bile vermedi.”
İP’İN HEDEFİ KALICI OLABİLMEK
“Meral Akşener, önümüzdeki seçimlerde anlamlı bir oy oranına ulaşarak kalıcı olmak istiyor. Çünkü bölünerek kurulan partilerden, ana partiden ayrılanların şimdiye kadar hiçbirinin başarılı olmadığını biliyordu. Bu anlamda, Cumhur ittifakı karşıtı muhalefet açısından, AK Parti’nin kazanıp ya da kaybetmesi ile ilgili bakış açısı CHP ile aynı minvalde değil. Küçük sağ partilerin kendisi ile ittifak yapmasını düşünüyor. AK Parti’nin kaybetmesinden daha çok, kendisinin kalıcı olmasına yarayacak oy peşinde.”
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ