"İnsanları cem etme, bir araya getirme" manasını içeren "cami" kavramının görünümü olan mescitlerimiz, bir ara bu fonksiyonunu icra etmede, birtakım siyasi nedenlerle yetersiz kalmıştı. Ancak son zamanlarda camilerimizin yeniden, toplanma merkezleri haline dönmeye başlaması sevindirici.
Camiler, sadece ibadet etme merkezleri değildir. Onlar hayatın merkezidir, hayatın şekillendiği mekânlardır. Camilerin ifade ettiği manayı çok iyi bilen Osmanlı, yerleşim yerlerini cami merkezli olarak kumuştur. Evlerini, işyerlerini, ticaret merkezlerini camiye göre konumlandırmıştır.
Cumhuriyet mimarisinde ve politikasında ise camiler unutulmuş, yokluğa terk edilmiştir. Şehir planlamasında camilere yer verilmemiş, camisiz şehirler inşa edilmiştir. Minaresi yıkılıp içi yeniden dizayn edilerek lokal ve halkevi olarak kullanılan camimiz bile olmuştur. Bu da yetmemiş 27 yıllık iktidarı döneminde 1935'de çıkarılan bir kanunla, CHP tarafından camilerin satışı gerçekleştirilmiş.
Büyükşehirlerde camilerin binaların arasına sıkışmış olmasının veya binaların bodrum katlarına yapılmasının nedeni işte bu cami düşmanlığı taşıyan zihniyetin bir eseridir.
Gerçek fonksiyonlarından uzaklaşmış camiler ise sadece ihtiyarların namaz kılma yerleri haline dönüşmüştür. Buralarda gençleri veya çocukları görmek adeta imkânsız hale gelmiştir. Durum o dereceye gelmiştir ki camiye gelen çocuklar yaşlılar tarafından azarlanır, tedip edilir hale gelmiştir.
Meşhur bir hikâyedir. Cem Karaca, cami ile olan bir hatırasını şöyle anlatır: "7 yaşlarında camiye gittim. Dizimde ağrı olduğu için bir ayağımı uzatmıştım. Birden yaşlı bir adamın ayağıyla ayağıma vurmasıyla irkildim. Sonra haşin bir ifadeyle 'Utanmıyor musun, Allah'ın evinde ayağını uzatmış oturuyorsun, kalk!' gibi sözlerine muhatap oldum. Kalktım ve ancak 70 sene sonra camiye dönebildim."
Şükürler olsun ki bu zamanlar geride kalmaya başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da gayretleriyle camiler yeniden çocuklarla tanışmaya başladı. Yapılan uyarılar ve bilgilendirmelerle çocuklar artık camilerden kovulmuyor.
Yeterli mi? Hayır!
Günümüz modern dünyası maalesef hem yetişkinlere hem de çocuklara çok cazip eğlenceler sunuyor. Bu eğlence dünyasından başını kaldırmak hele de bir çocuk için çok zor. Camilerimizi çocuklarla doldurmak istiyorsak buralarda onlara hitap edecek şeyler yapılması gerekiyor. Sadece çocuklar için değil yetişkinler için de camiler sadece bir ibadet mahalli değil sosyal bir külliye haline dönüştürülmeli.
Sosyal medya içerik üreticisi Youtuber Sertaç Abi'nin çocuklarla birlikte camilerde başlatmış olduğu etkinlik takdire şayan. Sosyal medya mecralarında çoğunluğunu gençlerin ve çocukların oluşturduğu büyük bir takipçi kitlesine sahip olan Sertaç Abi, çocuklarla buluşmalar gerçekleştiriyor.
Sanal dünyanın çocuklar üzerindeki etkisi üzerine You Tube kanalı açan Sertaç Abi aslında bir eğitimci. Öğrencilerinin dijital dünyanın çarkları arasında yok olduğunu görmeye başladıkça çaresiz hissediyor ve sanal mecrada çocuklarına ulaşabilmek adına çalışmalar başlatıyor.
"Çocuklarımız neredeyse bizler de orada olmak zorundayız." bilinciyle sanal dünyada içerikler üretmeye başlayarak çocukları yalnız bırakmamaya çalışıyor. Bu sayede milyonlara ulaşıyor ve çocukların kötü insanların içerikleriyle baş başa bırakılmaması için gayret ediyor.
Diğer sosyal medya fenomenlerinin aksine buluşma mekânı olarak camileri seçen Sertaç Abi'nin programına yüzlerce çocuk katılıyor. Çocuklarıyla buluşma programlarından birisini de 86 yıl sonra ibadete açılan Ayasofya Camii'nde gerçekleştiren Sertaç Abi'nin programları şenlik havasında oluyor. Camilerin kubbeleri çocukların neşeli ve sevinç dolu çığlıklarıyla çınlıyor.
Sertaç Abi'nin yaptığı bu etkinlikler bize şunu gösterdi: İstendiğinde camiler çocuklarla doldurulabilir. İstenildiğinde çocuklara ve gençlere ulaşılabilir. Yeter ki onlara anlayacakları dilden hitap edilebilsin.
"Tezgahını açmış, tuzaklarını kurmuş kötüler var. Bin bir yüzle, cafcaflı elbiselerle, gösterişli eşyalarla, çekici maskeleriyle yavrularımızı bekliyorlar!" diyen Sertaç Abi'ye kulak verelim. Çağrısını herkese duyuralım. Sanal dünyanın bataklığına düşmüş çocuklarımıza ulaşalım.
Peki, Sertaç Abilerin sayısını artırmak mümkün mü?
Elbette!
Camilerin sadece bir ibadet mekânı değil hayatın merkezi olduğunu, çocuklarımızın ve gençlerimizin hangi platformdan olursa olsun ulaşılabilir olduğunu ve onları başıboş bırakmamamız gerektiğini bilelim yeter!