AK Parti düşmanlığını Türkiye düşmanlığına dönüştürmüş bir Baasçı gazete sürmanşetinden Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nu vatan toprağını satmakla itham etmiş. “Serok Ahmet verdi” diyor. Çift yönlü mesaj veriyor kendi aklınca “serok” ifadesi üzerinden. Gazeteye yerleştirilen PKK’nın Kobani’deki silahlı güçlerinin fotoğraflarıyla verilmek istenen mesaj belli: PYD ile işbirliği!
IŞİD mi PYD mi?
Karar verin artık: Türkiye IŞİD’in arkasında mı duruyor, PYD ile işbirliği mi yapıyor? Paralel ihanet çetesiyle ağız birliği etmişçesine bilumum AK Parti düşmanları birbiriyle çelişen iki iddianın arkasında nasıl durabiliyorlar anlamak güç doğrusu.
Türkiye’nin IŞİD terör örgütüne arka çıktığını söyleyen de kendileri, IŞİD’e karşı PYD ile işbirliği yaptığını söyleyen de kendileri! IŞİD ile PYD savaş halinde. Kobani’nin IŞİD’in eline düşmemesi için Türkiye’nin yaptığı hayati katkı ortada. Türkiye’nin aleni desteği olmamış olsaydı bugün Kobani IŞİD’in elinde olurdu. Paradoksa bakınız “Suriye tezkeresi”ne HDP şiddetle ve hiddetle karşı çıkmıştı. Oysa o tezkere olmamış olsaydı Peşmerge güçlerinin Kobani’ye geçişi mümkün olmazdı. Kılıçdaroğlu atıp tutuyor bugün. Yalan yanlış bilgiler üzerinden kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. “Biz sana Süleyman Şah türbesini koruyasın diye o tezkere yetkisini verdik” diyor. Yalanın bu kadarına da pes doğrusu!
Hani kendim mecliste olmamış olsam ve o tezkere görüşmelerine bizzat katılan biri olmamış olsam belki bu yalana ben de inanabilirdim. CHP’nin tıpkı HDP gibi bu tezkereye nasıl şiddetle muhalefet ettiğine bu gözler bizzat tanık oldu. Bugün paralel üçüzler olarak AK Parti’ye karşı kendilerini konumlandıran partilerin hepsi IŞİD’in arkasında AK Parti’nin olduğunu söylüyorlardı. Şimdi bu paralel üçüzlerden HDP, askeri operasyonun PYD güçleri sayesinde gerçekleştiğini söylüyor. Paralel üçüzlerden MHP ise HDP’nin bu iddiasının üstüne atlayarak AK Parti-PKK işbirliği çerçevesinde yalan yanlış iddialar üzerinden kendince bir muhalefet hattı çiziyor. Paralel siyasetin merkez üssü olan CHP hakeza... O gazete paralel siyasetin medyadaki üssü gibi yalan üzerinden algı operasyonu yapıyor. Aynı yalanları haber ve fotoğraf üzerinden gerçekmiş gibi sunmaya çalışıyor. Şimdi soruyorum: Hangi iddianız doğru? AK Parti hükümeti IŞİD’le mi beraber, PYD ile mi? IŞİD’i destekliyorsa IŞİD’in Türkiye/AK Parti düşmanlığı niye? IŞİD’i destekliyorsa, PYD nasıl olur da IŞİD destekçisi Türkiye’ye yardımcı olabiliyor?
Bir dedikleri öbürünü tutmuyor
IŞİD terör örgütü Musul’daki Konsolosluk görevlilerimizi rehin aldığında Kılıçdaroğlu ne diyordu: “Niye Konsolosluk binasını boşaltmadınız?” Şimdi Süleyman Şah türbesi için ne diyor: “Niye vatan toprağını sattınız...” Vatan toprağı dediği yer, uluslararası anlaşmalara göre türbe ve müştemilatının bulunduğu yerle alakalı bir yer. Yani orayı vatan toprağı kılan tek şey, türbe ve müştemilatı... O türbe ve müştemilat neredeyse orası vatan toprağıdır yani... İşin gerçeği bu... En başında vatan toprağı o kabir dolayısıyla Caber kalesinin eteklerindeydi... Yaklaşık Türkiye sınırına 100 km ötede bir yerde... Sonra CHP’nin tek partili iktidarı döneminde, 1939’da ilk yer değişikliği yapıldı. Daha sonra CHP’nin kısa dönem iktidarda olduğu Ecevit’li yıllarda, yani 1973 yılında, baraj yapılacağı gerekçesiyle yer değişikliği kararının altına imza atıldı. Daha sonra alınan bu karar 1975 yılında MHP’nin de iktidar ortağı olduğu MC hükümeti döneminde uygulamaya konuldu. Türbe, Türkiye sınırına takriben 35 km mesafedeki bir başka yere taşındı. Yani anlayacağınız şimdiki yer, Süleyman Şah’ın ilk defnedildiği yer değildir. Caber’den bir başka yere taşındığında vatan toprağı satılmış olmuyor ama ne hikmetse Türkiye’yi bir savaş oyununun içine çekerek tüketmek isteyen o “üst aklın” oyun planını bozarcasına ve Türkiye’nin caydırıcı askeri-siyasi gücünü gösterir bir operasyonla nakil işlemi gene Suriye’nin içinde bir başka yere yapılınca vatan toprağı satılmış oluyor, öyle mi?.. CHP’nin de MHP’nin de bu ağzına şaşarım doğrusu... Bu vatan anlayışlarına da... Bilmeyen de sanır ki Türkiye gerçekten vatan topraklarından bir parçasını hiç vuruşmadan birilerine bırakıp kaçmış! Orası sembolik bir vatan parçası... Tıpkı elçilik binalarında olduğu gibi... Elçilik binaları da o ülkenin toprağı sayılıyor. Elçilik binalarında yaşanan nakiller vatan toprağından ricat veya vatan toprağını satmak biçiminde mi yorumlanıyor? Allah’ım sen akıl fikir ver...
CHP-Esed kardeşliği ve paralel üçüzler meselesi
“Serok Ahmet” kimseye bir karış vatan toprağını vermiş değil. Tam tersine Suriye’nin içinde muadili bir toprak parçası üzerinde Türkiye’nin bayrağını göndere çekmiş durumda... Suriye bundan rahatsız... CHP de bundan rahatsız... İhanet arayanlar, bu karanlık ve kirli ilişkiye baksınlar asıl... Paralel üçüzlerin koalisyonuna baksınlar asıl... Türkiye’nin bu askeri/siyasi başarısına bile tahammül edemeyen bu gayr-ı milli paralel bloğa 7 Haziran’da milletin vereceği cevap şimdiden bellidir.