Rotasyon dediğimiz şey, adam değiştirmek değildir. Belki şekil benzerliği vardır ama, nitelik farkı büyüktür. Rotasyon; benzer teknik karakterdeki futbolcuları, ligin akışı içinde planlı/programlı/hesaplı olarak (Türkiye Kupası ve Avrupa maçları da dahil) bilinçli değişime tabi tutulmasıdır. Oynanmakta olan maç içinde, (benzerlerini değiştirseniz bile) o rotasyon değildir.
Beşiktaş; rotasyon uygulamasını, en verimli/en akıllı/ tam zamanında yapan belki de tek kulüptür. Çünkü Şenol Güneş; neyin rotasyon, neyin değişiklik, neyin göz boyama, neyin cezalandırma olduğunu bilen kişidir. Üstelik bunu yaparken de, kimseyi üzmeyen kişidir. Çünkü bunu bilimle, mantıkla, adaletle, özgüvenle yaptığına herkesi inandırmıştır. Kinle, öfkeyle, nefretle, intikam duygusuyla hareket etmez. Bu tür tercihlerin, yalnız Beşiktaş’a değil; kendisine de zarar vereceğini bilecek kadar akıllıdır.
Oğuzhan oynamıyorsa... Tolgay bekletiliyorsa... Cenk Tosun yedekte kalıyorsa.. Olcay bazen med-cezir yaşıyorsa... Kaleci Tolga değişimden payını alıyorsa... Bunlar, hocanın paşa keyfi öyle istiyor diye; laf olsun diye yapılan işler değildir. Gerekiyorsa, gereği yapılıyor demektir.
* * *
Mesela, Pereira döneminde; Fenerbahçe’de rotasyon yoktu. Robin van Persie’ye karşı güç gösterisi vardı. “Ben sana gösteririm” inatlaşması vardı. Bu ikisi karşılıklı Rus ruleti oynayıp durdu. Portekizli hoca, maç oynanırken başkandan telefon emri alıp oyuncu değiştirirdi.
Advocaat da, olası taktikleri için “Yönetimle ortak karar alıyoruz” gibi, facia bir açıklama yapmıştı. Yalanlandı, dil sürçmesi denildi, tercüme hatası olarak düzeltildi ama; o konuda kamuoyunda oluşan kafa karışıklığı ve kuşkular giderilemedi. Advocaat ayrıca “Sow forvetmiş” demişti.
Şenol Güneş; güven kaybına neden olacak, hiçbir gaf ve ters köşe yapmadı. Yönetimin, tavsiye/telkin/mesaj/ emir türü sayılacak girişimine kendini muhatap ettirmedi.
Büyüklüğü burada!