Şiddet ona kulluk eden herkesi şeyleştirir’ ve bir vahşeti resimleyen görüntüler, bazen bir barış çağrısına, bazen de bir intikam çığlığına dönüşebilir. Bu yüzden bir vahşet anını belgeleyen fotoğraflar belleklerden kolayca silinmezler. Çekildikleri ve görüldükleri andan itibaren insanın ortak hafızasının bir parçası olurlar.
Nagazaki ve Hiroşima’ya atılan atom bombasının gökyüzüne doğru yükselen dumanları, işgal altındaki Vietnam’da bir direnişçinin sokak ortasında infazı, Halepçe katliamında torununa sarılarak can veren dedenin fotoğrafı, Güneydoğu’da savaşmış özel timlerin, kafası gövdesinden ayrılmış gerilla cesedinin başında görüntülenen fotoğrafları bizim şu düşük yoğunluklu savaşımızın vahşetini bütün veçheleriyle resmeden, güneşte kurutulmuş deri ve cesetlerden kesilmiş kulaklardan oluşmuş koleksiyonlara sahip olanların biriktirdiği fotoğraflar...
***
‘Soğuk caniler’ tarafından üretilmiş vahşet sahnelerini hafızalara kazıyan binlerce, on binlerce fotoğraf..
Bu vahşet fotoğraflarına Şengal dağlarında yenileri eklenmiş bulunuyor.
Ve Ezidi halkın Şengal dağlarında yaşadığı zulüm, çeşitli müdahalelere rağmen hala tam manasıyla sona ermiş değil. Dağdan inenlerin anlattıkları trajik hikayeler ise yürek burkan cinsten.
Çıplak dağlarda yegane gölgelik, kaya eşikleri. Açlık ve susuzluğa dayanamayan yaşlılar ve çocuklar bir kayalığın dibine yığılıp ölümü bekliyor. Ölenlere gömülme töreni yapılamıyor. IŞİD kuşatmasındaki Şengal dağlarından kurtulanlar, dağın cesetle dolduğunu ve sıcağın da etkisiyle çok geçmeden cesetlerin kokmaya başladığını anlatıyorlar.
***
Şaka gibi sanki, katliam devam ederken, BM “Ezidilerin IŞİD yüzünden soykırıma uğramasının an meselesi olduğu” uyarısı yaptı!.
Peki BM, şu 21. yüzyılda dahi, savunmasız halklara karşı girişilen katliamları önleyemeyecekse, neden var, ne işe yarıyor?
Irak parlamentosunda milletvekili olarak görev yapan Ezidi Viyan Dahil’in halkının başına gelen zulmü gözyaşları içinde anlattığı o sahne, nasıl olur da uluslararası toplumu harekete geçirmez?
Çıplak dağlara inen bir helikoptere binmek için çırpınıp duran kadınlar, çocuklar ve yaşlılar BM’lerin egemenlerine bir şey anlatmıyor mu acaba?
O helikoptere binebilenler ölümden kurtulacak, ama kalanlar, kimbilir hangi kayanın dibinde su ve yiyecek bir şey bulamadığı için can verecek.
Bu görüntüler hafızaya kazınan ve Srebrenika, Filistin, Vietnam cehennemini hatırlatan yüzlerce katliamdan kaçış görüntülerinden farksız.
***
Amerika’nın havadan IŞİD mevzilerine yönelttiği saldırılar ve askeri bakımdan son derece sınırlı donanıma sahip olan Peşmerge ve PKK gerillaları olmasaydı, binlerce insanın öldürülmesi, Mezopotamya’nın en büyük zenginliklerinden biri olan ama tarih boyu yaşadığı katliamlar yüzünden azaldıkça azalan bir halkın tarihten silinmesi işten bile değildi.
Kürtler, ortak düşmana karşı güçlerini birleştirdiler. Bu aralar unutulmuş gibi görünen Kürt Ulusal Birliği yeniden hatırlandı.
Mesut Barzani’yi Mahmur’u ziyareti sırasında PKK gerillalarıyla bağdaş kurup sohbet ederken gösteren fotoğraf, IŞİD’e karşı mücadelenin nereden geçtiğini iyi anlatıyordu.
Ama aslında IŞİD’in Irak içlerinde ve Kürdistan topraklarındaki ilerleyişi, Kürtler’in de; 25 yıldır fiili olarak kurulmuş bulunan özerk bir yapının varlığına rağmen, ulusal savunma güçlerinin ne kadar da zayıf olduğu gerçeğini de ortaya çıkarmış bulunuyor.
Türkiye katliamdan kaçanlara kucak açtı. Silopi ve Zaho’da Ezidiler için kurulacak olan kamplarda binlerce Ezidi’nin kalması bekleniyor.
***
Ezidiler, Türkiye’de akrabalara sahip olan bir halk. Mardin-Midyat, Viranşehir ve Batman-Beşiri’de olmak üzere ellinin üstünde köyde Ezidiler yaşardı. Yaşardı diyorum, çünkü 1980’li yıllarda, Süryaniler gibi iki ateş altında kaldılar ve başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerin göç ettiler. Avrupa’daki Ezidi nüfus içinde eğitimli insan sayısı çok arttı. Şeyhleri Adî’nin türbesinin olduğu Musul yakınlarındaki Laleş bölgesi Ezidiler için hem bir anayurt hem dini inanç merkezidir. Ezidiler maalesef binlerce yıldır yaşadıkları anayurtlarını terk etmek zorunda kaldılar.
Obama, IŞİD’e karşı Şengal dağlarında yürütülen harekatın başarısından söz ediyor. Ama ne yazık ki, durum biraz daha farklı. Açılan güvenlik koridorundan kaçamayan Ezidiler’in cesetleri o dağlarda kaldı.
IŞİD kuşatmasındaki Şengal dağlarından kurtulanlar, dağın cesetle dolduğunu ve sıcağın da etkisiyle çok geçmeden cesetlerin kokmaya başladığını anlatıyorlar.
Ortadoğu, Batı’nın imalatı diktatörlerden kurtuldu derken, bu defa da bu diktatörleri hiç de aratmayan ama anlaşılan yine Batı imalatı, kimsenin çok değil, daha birkaç yıl öncesinde bile adını sanını duymadığı IŞİD gibi örgütleri yöneten adamların zulmü ve fanatizmi altında zor günlerden geçiyor.
Ve yeni bir savaşın ortasında çekilen vahşet görüntüleri her geçen gün biraz daha artıyor..