Adam kalkıyor diyor ki: "Sen benim stratejik ortağımsın. Biz seninle ezeli ve dahi ebedi dostuz! Sonra dönüyor kendi gibi bir üç harfliye, PKK ya da onun yavrusu PYD'ye, seni vursun diye kucak dolusu silah, cephane veriyor!
Adamın karşısında diz çöküp bir dediğini iki etmez, sürekli "Ağamsın, paşamsın" dedikçe, senden iyisi, hası yoktur.
Adnan Menderes elektrik santralleri kurmak için senden teknik destek ister, sen "hayır" dersin. Bunun üzerine Menderes, Moskova'ya yönelir. Sen sırtında TSK üniforması, yüreğinde NATO sevgisi olan subayları ortalığa salar ve 27 Mayıs darbesini tezgahlar. Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan dar ağacında yaşama veda eder.
Ne zaman Türkiye senin herhangi bir emrini yerine getirmez, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 rap rap rap diye gelir; siyaset hapse atılır, Kenan Evren gibi cahiller Çankaya'ya çıkar... Ondan sonra mı? Kurulsun dar ağaçları!
Derken meczup bir vaizi elinden tutar, sırtını sıvazlar, Türkiye'nin yasal hükümetini devirsin, kendini Sünnilerin Halifesi ilan etsin diye benim güzel ülkeme yollarsın. Adam cahildir mahildir ama nice mürekkep yalamışı kandırmayı başarır. Omuzlardan indirmez; bir dediğini iki etmezler. Okullar açar her ilde: en okumuşu bile kandırmayı başarır. Ha kandıramadığı yok mudur? Vardır. Okumuşların irticanın sesi dedikleri, her kurduğu partiyi kapattıkları, ikide bir göz altına aldıkları bir profesör vardır bu vaizin palavralarına inanmayan. En çağdaş geçinenimizin yere göğe sığdıramadığı, bu yılanın ne mal olduğunu anlamış, kulak veren herkese "aman" demiş. "Siz siz olun bu mikroptan uzak durun! Bu başımıza nice çoraplar örecek! Uyanık olmak zamanıdır!"
Ve Profesör Necmeddin Erbakan'ın uyarılarına kimse kulak asmaz.
Derken tarihler 15 Temmuz 2016 gecesi üç harfli ABD bir başka üç harfli uşağı CIA aracılığıyla meczup vaizi Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine salar. Vaiz şöyle ya da böyle satın aldığı askeri salar Cumhuriyetin üstüne. Başbakan bir cep telefonu aracılığıyla milletine seslenir; herkes sokağa çıkar, tankların önüne yatar. Bunu gören askerde o saat hoşafın yağı kesilir. Ve vaizin halifelik hayalleri suya düşer. Ağlar, zırlar, kafasını yumruklar ama nafile; maskesi düşmüştür. Bütün okulları kapatılır, ona boyun eğmiş kim var kim yok, hepsi hapsi boylar. Ve benim güzel ülkem büyük bir felaket kurtulur!
Peki ya üç harfli ne yapar? Ağlarını örmeyi sürdürür; bekler de bekler...