12 Mart 2017 Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) yaklaşıyor. Neredeyse 20 gün gibi bir süre var. Sadece bu sınavı değil, hayatımızı kuşatan tüm sınavları kapsayan bir SINAV KAYGISI yazısı yazmanın tam vaktidir.
Sevgili öğrenci kardeşler; gerek sistemin azizliği, gerek aile baskısı gençlerimize sınavın yaptığı baskının on katı kadar baskı yapıyor.
Yani sizin aslında sınav baskısı sandığınız o yükün büyük kısmı elalem ne der baskısı, annenizin komşulara hesap verebilme kaygısı.
Sadece sınavın kendi oluşturduğu heyecan kolayca yönetilebilir bir heyecanken, bunu ona katlayınca “Ya yapamazsam, başaramazsam, ne yaparım o zaman, hayatım biter” şeklinde beyne mesajlar göndermeye başlıyoruz.
Öncelikle şunu bilin, atletler yarışları yavaş koştukları için değil, yarıştan koptukları için kaybederler çoğunlukla.
1- SInava hazırlanma süreci bir uzun koşu (Maraton kelimesinden kusma noktasına gelmişsinizdir diye düşünerek o kelimeyi kullanmıyorum). Enerjiyi bu uzun döneme yayanlar +1 puan kazanıyor.
2- Sınava hazırlık yılına çok hızlı ve iyi başladınız diyelim, yetmez. Bu bir yılın (bazılarında bu iki , bazılarında üç yıl) içindeyken, her öğrenci çeşitli buhranlara girip çıkacaksınız. Hatta bazıları çıkamayacak o buhranlardan. İşte bir süreliğine çok iyi çalışmak değil, en kötü buhran anlarında bile çok hızlı toparlayıp çok hızlı geri dönebilmek gerek.
3- Herkesin benzer süreçleri , benzer krizleri yaşadığınızı bilin. Emin olun herkes benzerlerini yaşıyor, bazıları daha da ağırlarını yaşıyor. O yüzden “Yarışta geri kaldığın fikrinie kapılmak yerine, herkesin başına gelebileceğini düşünüp herkesten daha hızlı toparlamak gerektiğine inananlar kazanıyor.
4- Bu hayat senin hayatın. Çok iyi bir öğrenciyken çok kötü bir sınav verebilirsin. Çok kötü bir öğrenciyken bir şekilde nasip-kısmet ile iyi bir puan alabilirsin. Evet, anne-babalarımız çocuklarına yatırım yapıyor ve bu yatırımın karşılığını manevi olarak görmek istiyor. Ama unutma, onlar bir gün gidecek ve sen bu hayatı kendinle sürdüreceksin. O yüzden önce kendini dinle, önce kendini anla.
Son 20 gün kaldığı için belirtmek istiyorum. Ne kadar geride olursan ol, ne kadar eksiğin olursa olsun, günü yaşa. Bugünden itibaren 20 gün mü var? Tamam, ne yaparsan yap bu gerçek değişmeyecek, kısacası sana düşen elinden geldiğince bir puan daha almaya çalışmak. Bir puan, bir puan daha ve bir puan daha…
Kısacası oyun gibi gör bu işi, oyunda puan kazanıyorsun. Bazen bölümü geçersin, bazen de geçemezsin. Bu kadar basit.
Emin ol hiçbir sınav hayatın anahtarı değil, hadi çok ısrar ettin, anahtarı olsun diyelim. Ama o zaman da şunu bil, hayat tek kapılı bir ev değil. Bir kapı açılmadıysa, bir diğerini denersin.
“Şu puanı alamazsam biterim, bu bölüme gidemezsem ölürüm” deme, yaşarsın, hem de ne biçim yaşarsın biliyor musun? Biz bu oyunun kurallarını koyan değiliz, biz oyunu en güzel şekilde oynamakla, görevimizi yerine getirmekle görevliyiz. Sonuçlar ne olursa olsun, bize düşen en iyisini yapmaya çalışmak.
Ve en nihayetinde, bu sınav ve bütün bu sınavların birleşimi olan bu mücadele sadece bir yolculuk.
Sen bir durakta inmek istersin ama o durağı kaçırırsın bazen. Olsun, belki indiğin durakta seni başka fırsatlar bekliyor olur.
Bir an önce bitsin kurtulayım deme, bugünleri de özleyecek, arayacaksın.
Tadını çıkar, keyif almaya bak, öğrenmenin, zorlanmanın, yarışmanın, puanını arttırmanın keyfiin çıkarmaya çalış.
Ailenin seni demotive etmesine izin verme. Onlara da kızma ne yapsınlar seni korumaya, zarar görmeni engellemeye çalışıyorlar. Ama ev içindeki olumsuz atmosfer ilk olarak senin sınavına ve hazırlanmana gölge düşürüyor. Onları al karşına konuş ,açık açık konuş, o anda depresyonda mısın, onu da anlat.
Haydi hayırlı sınavlar.
(Not: Bu yazıyı sınavı olan tüm arkadaşlarınıza armağan ediyorum. Yolunuz açık olsun.