CHP’de söz döndü dolaştı, Türkiye’nin teknoloji alanındaki rol modeli olan Selçuk Bayraktar’a geldi.
Gençliğe hayal kurmayı fısıldayan adamdı o: ‘’Kendi roketinizi yapabilirsiniz... Kendi uçağınızı yapabilirsiniz... Kendi robotunuzu yapabilirsiniz... Ay’a gidebilirsiniz... Venüs’ü izleyebileceğiniz bir gök dürbünü kurabilirsiniz...’’ Selçuk Bayraktar, gençlerin ilgi odağı halindeki bir kişilik-rol model. Bugün gençler siyasal darbeleri değil, teknolojik geleceği konuşuyorlar...
İktidar nimetleriyle bir yerlere ışınlanmış bir adam değil. Biz onun günün birinde kendi uçağını yapmak istediğini daha ortaokul öğrencisiyken bilirdik. Babası ve kardeşleri hatta anneleriyle birlikte inandıkları bir dava vardı; milli teknolojimizin kurulması, milli bağımsızlığımızın perçinlenmesi anlamındaydı, bu ailenin nezdinde. Onlar uçağa, iha’ya, siha’ya, rokete odaklandıklarında, Ak parti henüz kurulmamıştı bile. Selçuk bulunduğu yere Ak Parti’nin torpiliyle değil hayalleri, azmi ve çalışkanlığıyla geldi.
CHP, Türkiye’nin güvenlik mevzuatını adeta demirden bir zırhla kuvvetlendiren savunma ataklarını es geçmek istiyor ki, Selçuk Bayraktar ve genç dahilerden oluşan ekiplerine çamur atmaya kalkıyor.
CHP’nin bu hazımsızlığı, teknoloji tarihimizdeki ihanetler izleği ve suikastler zinciri eşliğinde okunup değerlendirilmeli. Hatırlayalım:
- 1941’de Nuri Demirağ tarafından üretilen tamamiyle yerli ilk uçağımızın, Divriği semalarında gerçekleştirdiği uçuşunun ardından ne oldu da uçak üretimi durduruldu. THK, uçak üretimiyle ilgili olarak yaptığı anlaşmaları niye feshetti, ardından çıkartılan kanunla, yurt dışından alınan siparişlerin yerine getirilmesine niçin yasak getirildi? 1939’da ilk yerli paraşütümüzü de üretiyordu Demirağ, niçin yok edildi bu girişimler. Devrin siyaseti bu parlayan yıldızı söndürmeyi, kendine hak görmüş, Demirağ nezdinde milli teknolojinin köküne kibrit suyu dökülmüştü...
- Hatırlayacaksınız yerli otomobilimiz‘Devrim’in başına gelenleri. Benzin deposunu sinsice boşaltarak, çalışmayan araba görüntüsü verenler ne kazandılar ve biz ne kaybettik? Devrim’i akamete uğratanlar, tuzak kurup, önünü kesenler, bizi 60 yıl geride bıraktılar.
- Nuri Killigil Paşa’nın 1949’da Sütlüce’deki silah ve mühimmat fabrikası, Suriye Hükümetine 3000 mermi siparişini vermek üzereyken sabotajla patlatıldı. Yerli gaz maskesi, mermi, mühimmat üretimi durdu. Savunma ihtiyacımızı dışarıdan büyük rakamlarla satın almaya mahkum olduk.
- Muharip Gazi Vecihi Hürkuş’un hayatını karartanlar da milli uçağı istemeyenlerdi. Ürettiği uçakların tek tek yasaklanması, açtığı pilot okulunun kapatılması, tutuklanmalar, hapis cezaları, ağır borçlar ve sefalet içinde noktalanan bir hayat...
Sadece bu dört vak’a bile, CHP zihniyetinin milli teknoloji karşıtlığını ortaya koymaya yeter. Şimdi de Selçuk Bayraktar’a kafayı takmış haldeler. Vecihi Hürkuş’a yaptıklarını Selçuk Bayraktar’a yapacaklarını zannediyorlar...
Yanılıyorlar. Türkiye’de çok şey değişti, millet uyandı ve kendi değerlerine sahip çıkmayı biliyor.