54. Selanik Film Festivali’nde Altın İskender’i Meksika yapımı “La Jaula de Oro / Altın Kafes” kazandı. Diego Quemada - Diez de bu filmle En İyi Yönetmen seçildi. “La Jaula de Oro” Yunan Parlamentosu Televizyon Kanalı’nın İnsani Değerler Ödülü ile Halk Ödülü’nü de aldı. Meksika üzerinden ABD’ye geçmeye çalışan Guatemalalı üç çocuğun ve yolda onlara katılan, İspanyolca konuşamayan yerli çocuğun macerasını konu alan filmin oyuncuları Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış bölümünde topluca Belirli Bir Yetenek Ödülü’ne değer görülmüşlerdi. “La Jaula de Oro” Zürih Film Festivali’nde de Altın Göz ödülünü kazanmıştı.
Amerikalı yönetmen Alexander Payne başkanlığında Amerikalı eleştirmen Scott Foundas, Rumen yapımcı Ada Salomon, Yunanlı besteci K.Bhta ve Cannes Film Festivali Yönetmenlerin On Beş Günü Sanat Yönetmeni Edouard Waintrop’tan oluşan jüri Özgünlük ve Yaratıcılık temalı Bronz İskender Ödülü’nü de Venezuela yapımı “Pelo Malo / Kötü Saç”a verdi. “Pelo Malo” Uluslararası Yarışma’daki FIPRESCI Ödülünü de aldı. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü alan iki aktörden biri Şili yapımı “La Chupilca del Diablo / Şeytanın İçkisi”nde demli bir performans sergileyen Jaime Vadell oldu.
Festival başlarken yazdığım yazıda yarışmadaki Latin Amerikan filmlerinin ağırlığından söz etmiştim. Böylece Latin filmlerinin ağırlığınca altın ettikleri tescil edilmiş oldu!
Selanik’te Yunan sinemasının da kriz arifesinde başlayan sürpriz çıkışını sürdürdüğü gözlendi. Bu çıkıştan hemen önce Yunanistan Kültür Bakanlığı’nın film üretimine desteğinden ve çıkarılan sinema yasasından memnun olmayan sinemacıların protestosu yüzünden Selanik’teki Ulusal Yarışma boykot edilmişti. Ancak Yunan filmleri bölümüne FIPRESCI ve PEKK (Yunanistan’ın SİYAD’ı) ödülleri verilmeye devam ediliyor. Bu yıl her iki kurum da Adana Altın Koza’da gösterilen “Antonis Paraskevas’ın Ebedi Dönüşü” filmine ödül verdi. Elina Psykou’nun imzasını taşıyan film, Uluslararası Yarışma’ya seçildiği için başrol oyuncusu Hristos Steryooğlu da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü paylaştı. Yılın diğer iyi Yunan filmleri arasında “Miss Violence” ve “Wild Duck / Yaban Ördeği”ni izledik. Ve onların erkek başrol oyuncuları Timis Panos ve Aleksandros Loğotetis de son derece başarılıydı.
Elina Psykou misali erkek meslektaşlarını geride bırakan ve Gümüş İskender kazanan bir kadın yönetmen de Katell Quillévéré oldu. “Suzanne” adlı filminde toplumun en alttakilerinden bir genç kadının talihsizlikler ve hatalarla dolu hayatını anlatırken aile sevgisi ve aşk temalarını alışılmış kalıpların dışına çıkarak ele alıyordu. “Pelo Malo”nun yönetmeni Mariana Rondon da Altın İstiridye’nin ardından Bronz İskender’i alarak 2013 yılında genç kadın yönetmenlerin iftihar listesine adını bir kez daha yazdırdı.
Selanik’te çok genç ve gelecek vaat eden bir Latin kadın yönetmen daha keşfettim: Jazmín López. Arjantin filmlerine ayrılan bölümde gösterilen 2012 yapımı “Leones” adlı filmi Antonioni, Tarkovski ve Bela Tarr gibi büyük ustaların filmlerine referanslar içeren çok ilginç bir çalışmaydı. Buenos Aires Uluslararası Bağımsız Sinema Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazanan filmi bir grup gencin ormandaki yürüyüşünü konu alıyor temel olarak. Kaybolan ve daireler çizen gençler arasında sürekli karnı acıkan, üşüyen ve korkan kızın bilinçaltının perdeye yansıdığını, geçirdikleri ve muhtemelen bir tek onun sağ kaldığı bir otomobil kazasından sonra bu filmin onun komada gördüğü rüya, belki de Araf’taki ruhunun mistik bir yolculuğu olduğunu fark ediyoruz...
54. Selanik Film Festivali Latin sinemasının zaferiyle sonuçlandıysa tesadüf değil... Sosyal açıdan çok hareketli olan bu coğrafyanın yönetmenleri kadınlı erkekli sinema sanatı ve çağımız siyaseti üzerine kafa yorarak işler üretiyorlar...