Ak Parti’nin iktidara gelişinin 15. yılı. 3 Kasım 2002 seçimlerinden, ezici bir neticeyle tek başına çıkan Ak Parti o günden bugüne her seçimden galip çıkıp iktidarda kalmayı başarıyor.
15 yıl öncesine gittiğimizde bizi “Anadolu ihtilâli”, “Sandıktan öfke çıktı”, “Sosyal patlama sandıkta oldu” manşetleri karşılıyor. Peki, böyle iddialı manşetlerin atılmasının sebebi ne? Ne olmuştu da sandıktan, öfkeyle patlamanın nihayetinde Anadolu ihtilâli olmuştu?
Anadolu topraklarını İslâm’dan koparıp bir Batı üssü hâline getirmeye mâtuf zulme varan uygulamalar 28 Şubat darbesiyle iflâs etti. Mâlum ilke ve inkılapların korunması için yapılan 28 Şubat darbesi her ne kadar Batıcılar için bir başarı gözükse de, iş nihayetinde belli olur mesâbesince halk 2002 seçimlerinde ilke inkılap dinlemeden reyini Ak Parti’ye verdi. 28 Şubat cuntasının kurduğu koalisyon hükümetini oluşturan partiler Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giremedi!
Atatürkçülük’ün vatana, insanımıza hiçbir şey veremeyeceği gibi bir de elde olanı aldığını da 28 Şubat cuntası çok güzel gösterdi! İmam Hatip okullarının önünde polis çoluk çocuğu coplarken devletin kasası boşaltıldı. Sahip oldukları medya organlarında Müslüman Anadolu halkını linç eden medya patronları kendi bankalarını hortumladılar. 28 Şubat cuntası için devlet soyulmuş, çoluk çocuk okul önlerinden coplanmış, Anadolu insanı bir kuru ekmeğe muhtaç kalmış hiç umurlarında değildi; yeter ki ilke ve inkılaplar ebediyete kadar yaşasın!..
İşte bu ahval şeriat için Müslüman Anadolu halkı 3 Kasım 2002’de 28 Şubat zihniyetini tasfiye etti. 15 Temmuz gecesi halk Ak Parti’ye iktidarı can pahası kan pahası nasıl verdiyse 2002’de de öyle vermişti. Büyük bedeller ödenmiş, ki hâlâ 28 Şubat darbesinden bugüne zindanlarda ödeyenler var, halk iktidarı her renkteki Atatürkçüler’den alıp Ak Parti’ye vermişti.
Halkın, “Al yönet” dediği ülkeyi Ak Parti iktidarı Anadolu insanıyla paylaşmak yerine, Atatürkçüler gibi Batı merkezli düşünen ve hatta hizmet eden, kendi insanına yabancılaşmış zümrelerle paylaştı. Bu hatanın nelere mâl olduğunu da hakkal yakîn yaşadık. 15 Temmuz gecesi Batıcı unsurlar üzerinden Anadolu toprakları fiilli olarak işgal edilmeye çalışıldı. İşinde gücünde, evinde okulunda olan, çoğu asgari ücrete mahkûm halk işgalciye karşı sokağa çıktı, direndi, şehit oldu, gazi oldu ama bu toprakları işgalciye peşkeş çekmedi. Ve günlerce sokaklarda, bebeklerini kaldırımlarda uyutarak vatan nöbeti tuttu. Ak Partiye de, “Al sana tekrar iktidarı veriyorum” dedi ve evlerine, dükkanlarına, okullarına çekildi.
Maalesef Ak Parti’de 2002’de yapılan hatanın 15 Temmuz sonrası tekrar yapıldığını görüyorum. Anadolu’nun ruh kökünü kurutmak için insanımıza jandarma dipçiğiyle, dar ağaçlarıyla kabul ettirilen uygulamalara sahip çıkıcı tavır 15 Temmuz ruhunu ipe çekmek demektir. “İşte biz taktik yapıyoruz, şu durumdan dolayı yapıyoruz” gibi bahanelerin hiçbir anlamı yok; 10 Kasım’da Anadolu’daki İmam Hatip liselerinde 28 Şubat günlerini aratmayan uygulamaları gördük. Ya görmediklerimiz?.. “Taktik” dediğiniz mevzular nedense hep ters tepiyor. Size karşı olanı yanınıza çekemediğiniz gibi bir de yanınızda bildikleriniz de karşıya geçiyor; bu hali ateistler bile açıklayamaz!..
Anadolu’yu işgal etmek için gün sayılırken halkın motivasyonunu Atatürkçülükle mi sağlayacaksınız!.. Eğer böyle düşünüyorsanız, 15 Temmuz gecesi okuttuğunuz selaları da artık Türkçe okutursunuz; samimi Atatürkçülük bunu gerektirir!
15 yıl önce “Anadolu ihtilâli” yaptığı diye hakkında manşetler atılan partinin dönüp dolaşıp Atatürkçülük’ü keşfetmesi de bir ahirzaman alâmeti olsa gerek!