Hayatın anlam ve amacı üzerine düşünmek, insan zihninin doğuştan getirdiği bir eğilim. Eğer kişi dinler üzerinden hayatı anlamlandırırsa bu eğilim doyurulmuş oluyor. Din kişiye, varoluşun anlamını gösterdiği gibi, nasıl yaşaması gerektiğinin de cevabını veriyor.
Eğer kişi bir yaratıcıya inanmadığında, ateist olduğunda, maddi dünyanın anlamsızlığı ile baş başa kalıyor. Maddeden ibaret olan, özel bir amacı olmayan yaşamda, tek başına kalan bireyin önünde iki seçenek kalıyor: Ya bu anlamsız dünyada varoluşsal acıya tahammül etmesi, ya da bu acıdan kurtulmak için rahatlatıcı dünyevi/seküler anlamlar var etmesi.
Anlamsızlığın acısına tahammül etmek
Felsefi olarak tutarlı yol bu. Yeryüzü ve alemin yaratıcısı yoksa, varoluşun özel bir anlamı yoksa, gerçekliği olduğu gibi kabul etmek gerekiyor. Gerçekliği bu çıplaklığı ile kabul etmenin hem bireysel hem de toplumsal düzeyde zorluğu var. Bu hal insan zihninde acı ve gerilime sebep olup “nihilizm” üretiyor. Nihilistik bireyler aynı zamanda bir topluluk ruhu da oluşturamadığından, toplum adına düşünenler de bu hali sürdürülemez buluyorlar.
Seküler anlam üretmenin iki farklı yolu
İlahi boyutu olmayan bu seküler anlam oluşturmanın da iki ayrı yolu var. Birincisi “sosyal anlam” diğeri ise “ruhsal anlam”. Sosyal anlam oluşturmanın örnekleri; ihtiyacı olana yardım etmek, hayvanlara bakım vermek, doğayı korumak, insanlık için faydalı olduğunu düşündüğün şeyler üretmek vb. şeklinde olabilir. Bu eylemler insan zihnine iyi gelip, varoluşun acısını azaltıcı etkide bulunabilir.
Seküler anlamın ikinci yolu ise, daha bireysel düzeyde bir ruhsal alan yaratmak. Teorik olarak Allah yoksa, bir Tanrı yaratarak onun üzerinden anlam üretmek zor iş. Ama bu aşamada teorik tutarlıktan ziyade pratik bir tutumla oldukça geniş ve belirsiz bir anlamda bağ kurulacak “yüce güç” üretmeye çalışmak bir seçenek.
Ruhsalcılık/ Spirutuality
Modern dünyada, semavi dinleri ve onların Allah kavramını geri planda bırakarak veya onları özel bir formda yorumlayarak mistik / ruhsal bir alan oluşturma hali (ruhsalcılık / spirituality) yaygınlaşan bir durum. Buradaki kullanımı ile ruhsalcılık; yüce bir güçle/lerle bağlantı kurma, hayatı anlamlandırma ve bir amaç adına yaşama çaba/sürecini gösteriyor. Daha çok da yoga, meditasyon, dua vb. ritüeller üzerinden aşkın tecrübeler yaşamayı işaret ediyor.
Ruhsalcılığın bu şekli, büyük oranda semavi dinlerin kurumsal yapılarına ve temsil ediliş biçimlerine itirazı barındırıyor. Öbür taraftan ise, semavi dinlerden parçalar alıp panteistik bir tarzda ruhsal alanlar oluşturma çabası içeriyor. Bu tarz son noktada İslam’ın Tevhit anlayışı ile karşıtı bir tutum.
Sosyal veya ruhsal seküler anlamlar, insan zihni için “emzik” görevi görüp varoluşsal anlamsızlığın acısını dindirebilir. Ama “Hakikat” arayışı için zayıf ve tutarsız bir yol.