Pazar günü 15 Temmuz’un yıldönümü. O gece FETÖ’cü hainlerin giriştikleri ihanet ne kadar büyüktüyse aziz milletimizin sergilediği kahramanlık ve destan da o kadar büyüktü.
Türkiye’ye kasteden hainlerin kirli oyunları ve kanlı kalkışması neticeye ulaşamadı, Türkiye Cumhuriyeti yeni sistemiyle ve güçlü lideriyle yoluna devam ediyor.
Başkanımız Erdoğan’ın bu büyük zaferi hiç kuşkusuz büyük bir davanın ve bu davanın neferi olan milyonların zaferidir aynı zamanda.
15 Temmuz’da şehitler verdik; nice vatan evladı ülkesi ve bayrağı için kara toprağa düştü, canından cananından geçerek şehadet şerbeti içti.
Canına kastedilen Erdoğan, milletiyle birlikte ülkesinin ve devletinin bağımsızlığını ayakta tutmayı başardı, onun da ötesinde darbeci ve vesayetçi odakların rağmına yeni bir sistemin de mimarı oldu.
Allah’a ne kadar şükretsek azdır, milletimize ne kadar teşekkür etsek kifayetsizdir.
Büyük reformlara imza atan AK Parti hareketi, sistem değişikliği gibi devrimsel bir dönüşüme imza attı.
15 Temmuz destanı da, 24 Haziran zaferi de lideriyle bütünleşen milletimizin başarısıdır.
Bu büyük başarı da milyonların emekleri, alın teri, candan ve serden geçen gayretleri var.
15 Temmuz deyince akla gelen ilk isimlerden biri İlhan Varank’tır.
Hain kalkışmayı duyunca sokağa atılan bu yiğit insan, önce Vatan caddesinde tankların önüne dikilmiş, ardından da İstanbul belediyesinin önünde vücudunu kurşunlara siper etmiş ve şehit olmuştur.
Şehit Varank, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölüm başkanlığı görevini yürüten bir profesördü, bilim insanıydı.
O gece işçisinden memuruna, profesöründen çiftçisine sokağa dökülen kahramanlar vatanın gerçek sahibi olduklarını gösterdiler.
Bakan Varank da yüksek teknoloji, bilgisayar teknolojileri ve uygulamaları, savunma sanayi ve araştırma-geliştirme alanlarıyla özel olarak ilgilenen bir isim.
Bakan Varank’ın Cumhurbaşkanımızın yanında yıllardır büyük bir özveri ve fedakârlıkla hizmet ettiğini biliyoruz.
Erdoğan’ın eline tutuşturulan vatandaş talepleriyle birebir ilgilenen, usanmadan herkesin meselesini yakından takip eden, mesai mefhumu bilmeden liderine hizmet eden bir kişi…
Bakan Varank’ın kimseye kızdığı, öfkelendiği, ‘öf’ bile dediğini duymadım.
Mustafa Varank yemin etmek için kürsüye geldiğinde kendim yemin edecekmişim gibi heyecanlandım, oğlum veya kardeşim bakan olmuş kadar sevindim.
Şehit Varank da, Bakan Varank da iyi eğitim görmüş, iyi bir aile terbiyesi almış şahsiyetler..
Babaları Ali Haydar amca güngörmüş, kalender, çocuklarının üzerine titreyen bir Anadolu insanı.
Kendisini çalıştırdığı esnaf lokantasında bizi ağırladığında tanımıştım. Davanın bütün yükü üzerindeymiş gibi her meseleyi yakından dert edinen ve babacan kişiliğiyle çevresinde sevilen bir amcamızdı.
Hiçbir başarı tesadüf değil.
Güzel bir aile, çocuklarının üzerine titreyen ve onlara iyi eğitim veren bir esnaf baba; biri şehit, biri bakan evlatlar…
Allah ülkemiz ve mukaddesatımız için şehadete yürüyen tüm kahramanlarımıza rahmet eylesin, büyük Türkiye yolunda canını dişine takarak çalışan kardeşlerimize de kolaylıklar versin.